15 Mayıs 2013 Çarşamba

Suna Dumankaya Akne ve sivilce için maskeler

AKNE VE SİVİLCE İÇİN MASKE -1 malzemeler:

1 portakal kabuğu

1 çay kaşığı kabartma tozu

yapılışı:
Bir portakal kabuğu önce rendelenir. Sonra havanda ezerek krem haline getirilir. Üzerine bir çay kaşığı kabartma tozu eklenir. Sivilcelerin üzer



AKNE VE SİVİLCE İÇİN MASKE -1

E-sigaralar bela oldu

Sigarayı bırakmak için piyasaya sürülen e-sigara alarm veriyor.
Hong Kong’taki bir firma tarafından üretilen ve hem nikotin bağımlılığından kurtulmanın yolu olarak, hem de “Her yerde içebilirsiniz” reklamıyla piyasaya sürülen elektronik sigara alarm veriy





Sigarayı bırakmak için piyasaya sürülen e-sigara alarm veriyor.
Hong Kong’taki bir firma tarafından üretilen ve hem nikotin bağımlılığından kurtulmanın yolu olarak, hem de “Her yerde içebilirsiniz” reklamıyla piyasaya sürülen elektronik sigara alarm veriyor.


Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nı da uyararak, “Elekronik sigara, sigara içmeye özendiriyor” uyarısı yaptı; pazarlama taktikleriyle sigarayı bırakmak isteyenlerin “kandırıldığını” söyledi.





Prof. Tuncer, elektronik sigarayı tamamen “sigara reklamı” olarak nitelendirdi ve “Sigara hareket özentisi ile başlar. Bir tarz, tavır, davranış kalıbıdır bu. Elektronik sigara, sigara içen insan davranışını besliyor. Toplumsal davranışı negatif ölçüde etkiliyor. Toplumu sigaraya itiyor. Sigarayı bırakanlar evde bununla avunabilir, ancak dışarıda içmemeli. Çünkü bu şekilde sigara reklamı yapıyorlar” eleştirilerinde bulundu.


Egzersize başlama İpuçları

 Aşağıdaki sorulara cevap bulabileceğiniz yazıyla devam ediyoruz...Sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmek mi istiyorsunuz? Öyleyse daha sık aralıklarla egzersiz yapmalısınız...
Eskiden yararını görebilmek için egzersizin, yarım saat kadar devamlı, ara



Prof.Dr.Erkan Topuz Kanserle ilgili sorularınızı Cevaplıyor.

Posta gazetesinde yayınlanan yazı dizisini kaçıranlar ve okuyamayanlar için yeniden yayınlıyoruz.Daha önce yayınladığımız 1.bölüme buradan ulaşabilirsiniz.

Babam Bağırsak kanseri nasıl bir diyet uygulamalı?


Babam 2 yıl önce bağırsak kanseri tanısıyla a




Posta gazetesinde yayınlanan yazı dizisini kaçıranlar ve okuyamayanlar için yeniden yayınlıyoruz.Daha önce yayınladığımız 1.bölüme buradan ulaşabilirsiniz.


Babam Bağırsak kanseri nasıl bir diyet uygulamalı?



Babam 2 yıl önce bağırsak kanseri tanısıyla ameliyat oldu.Bağırsaktan 30 santim alındı.6 ay kemoterapi ve 25 gün radyoterapi aldı.rutin kontrolleri devam ediyor.yalnız aşırı derecede gaz şikayeti var.Bazı yemeklerde seçici olmak zorunda kalıyor.nasıl bir diyet uygulamalı.


CEVAP:Bu hastalarda radyoterapiye bağlı olarak bağırsaklarda gaz şikayetleri ortaya çıkabilir.Ayrıca ameliyat nedeniyle karında hafif ağrı ve hazımsızlık olabilir.Gazı arttırdığı için sütten uzak dursun.Sebzeleri buharda pişmiş yesin.meyve suyundan ziyade meyveleri posalı olarak tüketmeyi tercih etsin.Posalı gıdalar kabızlığa mani olur bağırsak düzenini sağlar.Babanızın protein alması gerekiyor bunun için mutlaka balık ve balık çorbası tüketsin.İshal olmuyorsa günde 1 çorba kaşığı keten tohumu yesin.Folik asit,kalsiyum ve günde 1 tane bebe aspirini alsın.Ayrıca bromelian(ananas hapı) boswelia bitkisi hapı,shiitake,maitake,gibi mantar haplarını kullanabilir.


Annem Beyin tümörü ameliyatı oldu Annem için en uygun tedavi hangisi?


Annem 6 ay önce beyin tümörü ameliyatı oldu.Doktor ameliyattan çıkınca tümörü temizlediğini ve felci önlediğini söyledi.Ancak tümörün 3 ay içinde nüks edeceğini söyledi.Annemin tansiyon ve kalp kapağında büyüme rahatsızlığıda var.bu sebepten ve yaşı itibari ile kemoterapi önerilmedi.Doktor en uygun tedavinin radyoterapi olduğunu söyledi.Annemin şu anda hareketleri yavaşladı,yürüyemiyor.yemesinde bir sorun yok.Annem için hangi tedaviyi önerirsiniz.


CEVAP:Annenize radyoterapi şart.Bu arada bünyeye dokunmayan ağızdan alınan kemoterapi ilaçları var.Bu konuda mutlaka bir onkolagla irtibata geçin.Şekeri yoksa düşük dozda kortizon ve idrar söktürücü alması gerekir.Kortizon beyin ödemini azaltır,beyin fonksiyonlarının düzelmesine yardımcı olur.Beyin tümörlerinde boswelia bitkisi hapı,netle(ısırgan yaprağı hapı) selenyum ve E vitamini yararlıdır.Doktorunuza sorarak bu destekleri kullanabilirsiniz.


Hangi taramaları yaptırmalıyım?


40 yaşındayım Ailemde kanser öyküsü yok.Kanserden korunmak için hangi testleri yaptırmalıyım.


CEVAP: Ailesinde kanser öyküsü olmayan 40 yaşını aşmış bütün kadınlar şu taramaları yaptırmalı.


*Yılda 1 kez jinekolojik muayene ve smear testi
*1 kez kolonoskopi.polip varsa kolonoskopi 1 yıl sonra tekrarlanmalı.
*İdrar tahlili ve gaitada gizli kan testi.
* Yumurtalık kanserini gösteren CA 12 5 kan testi.Pankreas başı kanserlerini gösteren CA 19 9 kan testi,Bağırsak kanserini gösteren CA testi ve Akciğer filmi.
*Tüm batın ultrasanoğrafisi
*Her yıl mamoğrafi ve ultrasonoğrafi.şüpheli bir durum varsa muhakkak meme MR.ı





Ailesinde Yumurtalık,bağırsak,meme kanseri öyküsü olanlarda ise daha yoğun tetkike ihtiyaç duyulur.
Ailenizde Bağısak kanseri varsa:20 yaşında itibaren dışkıda gizli kan testi yaptırın.Kolonoskopi ve bağırsak filmi çektirin.Polip varsa tekikleri her yıl tekrarlayın.Muhakkak kalsiyum,bebe aspirini ve folik asit alın.
Ailenizde meme kanseri varsa:Mamoğrafi,ultrasonoğrafi gibi rutin tetkiklerinize 30 yaşında başlayın.En küçük bir şüphe varsa doktora danışarak biyopsi yaptırın.Hormon ilaçaları kullanmayın.
Ailenizde Yumurtalık kanseri varsa:Mutlaka meme kanseri açısından da takip edilin.Çünkü yumurtalık kanseri olanlarda meme kanseri riski yüksektir.30 yaşında itibaren yılda bir kez tüm batın ultrasonoğrafisi ile CA 125 kan testi yaptırın.
22.04.2008 günü STAR tv’de Uğur Dündarın Konuğu olan Prof.Dr.Erkan Topuzun Kanser hakkında verdiği röportajı okumak için lütfen TIKLAYIN…….




PROF.DR.ERKAN TOPUZ ÖNERDİĞİ DİĞER KÜRLER


Prof.Dr.Erkan Topuz’un önerdiği kansere karşı doğal destekler


MEME KANSERİNDEN KORUNMANIN DOĞAL YOLLARI


Pröf.Dr.Erkan Topuz Kanser ile ilgili sorularınızı cevaplıyor


Erkan Topuz’dan önemli uyarılar


Erkan Topuz’dan sağlık önerileri


Prof.Dr.Erkan Topuz Prostat kanseri ile ilgili soruları cevapladı


KANSERE KARŞI ÖLÜMSÜZLÜK MANTARI


PROF.DR.ERKAN TOPUZ ARENADA UĞUR DÜNDARIN KANSERLE İLGİLİ SORULARINI YANITLADI


Mesane kanseri ve tükürük bezi (parotis) kanseri


Prof .Dr.Erkan Topuz Kanserle ilgili sorularınızı cevaplıyor.


Prof.Dr.Erkan Topuz’dan Kolon Kanseri Hakkında Öneriler


Prof.Dr.Erkan Topuz’dan Meme kanseri hakkında tavsiyeler


PROF.DR ERKAN TOPUZDAN FİBROKİSTLERE BROKOLİ KÜRÜ



Tencerede Sebzeli Süt Danası Tarifi

Tencerede Sebzeli Süt Danası


Malzemeler
600 gr Süt Danası (yağsız but)
500 gr Karışık Sebze (patates,havuç, soğan, sarmısak ve biber gibi sert sebzeleri tercih edin)
150 gr Soyulmuş Domates
1 Bağ Taze Biberiye
1 Bağ Taze Kekik
Zeytinyağı
Tuz
Taze Çekil



Tencerede Sebzeli Süt Danası


Malzemeler
600 gr Süt Danası (yağsız but)
500 gr Karışık Sebze (patates,havuç, soğan, sarmısak ve biber gibi sert sebzeleri tercih edin)
150 gr Soyulmuş Domates
1 Bağ Taze Biberiye
1 Bağ Taze Kekik
Zeytinyağı
Tuz
Taze Çekilmiş Karabiber


Yemek Tarifi
Fırına girebilen dibi kalın bir tercerede zeytinyağını kızdırdıktan sonra eti koyup 1-2 dakika çevirin. Yanmamasına dikkat edin ama heryeri renk alsın.
Tencereyi ateşten alıp kabaca doğranmış sebzeleri etin etrafına dağıtın. Üstünü kapatıp sıcak fırına (180-200 derece) koyun. 25-30 dakika sonra etin pişmiş olması gerekir.
Etin kalınlığı pişme süresini değiştirebilir.





Afiyet Olsun!
arife-yemek-tarifleri.blogspot.com
yemek tarifi, yemek tarifleri
yemek, yemek yemek, mutfak

İnsan İsirmasi

İnsan IsırıklarıSık rastlanan bir yaralanma türü olmayan insan ısırıkları, bazen ağır klinik sorunların ortaya çık­masına neden olabilir. Saldırganın dişlerini kurba­nına batırması ile laserasyon ve delici yaralanmalar olabileceği gibi dok



İnsan Isırıkları

Sık rastlanan bir yaralanma türü olmayan insan ısırıkları, bazen ağır klinik sorunların ortaya çık­masına neden olabilir. Saldırganın dişlerini kurba­nına batırması ile laserasyon ve delici yaralanmalar olabileceği gibi doku ve organlara ait kopmalar da (kulak, burun, parmak) görülebilir. Yumruğun ağıza ve dişlere çarpması, parmakların eklem yerlerin­de yüzeyel ya da derin doku tahribatına neden ola­bilir.


İnsan ağız boşluğunda fazla sayıda ve değişik cinste patojen mikro organizma mevcuttur. İnsan kendi florasına bağışıktır. Nitekim, insan kendi di­lini ısırınca bariz bir enfeksiyon gelişmez. Halbuki streptokok, stafilokok, gonokok, spiroket, Vincent basili, v.d. gibi çok çeşitli aerob ve anaerob mikro-organizmları barındıran ağız florası diğer insanlar için patojendir. Bu nedenle, insan ısırıklarında ya­ranın şekli ve derinliğine göre değişen şiddetli en­feksiyonlar gelişir. Isırık, cilt altına veya daha derin dokulara indiği takdirde ısırık bölgesi ve civarında selülit başlar, birkaç gün içinde abseleşir ve tedavi edilmezse yaygın nekrozlar oluşur. Özellikle ana­erob bakterilerin etkisiyle enfeksiyon tehlikeli bo­yutlara ulaşabilir. Bu nedenle, insan ısırığı vakala­rında erken dönemde etkin bir tedavi gerekir.


İnsan Isırığı Tedavisi





İnsan ısırıklarında enfeksiyon olasılığı çok yüksek olduğu için yaraların primer dikiş ile kapatılmasından mümkün olduğu kadar kaçınmak gerekir. Kozmetik açıdan önemli olan baş ve yüzdeki yumuşak doku yaralarını gereken şekilde te­mizleyip debritmana tabi tuttuktan sonra ilk 6 saat içerisinde dikmek mümkündür. Bunun dışında ka­lan diğer bütün insan ısırığı yaraları genellikle açık bırakılarak sekonder kapanmaya terkedilir. İnsan ısırığı vakalarında derin dokuların ve oluşumların muayenesi yapılarak, bunlarda herhangi bir hasar meydana gelip gelmediği araştırılır; tendonlann zarar görüp görmediği kontrol edilir. Hasarlı du­rumda tendon ve sinirler mevcut ise, bunların he­men dikilmesi sakıncalıdır. El sırtındaki derin ısırık yaralanmalarında eli ekstansiyon; avuç içindeki ya­ralanmalarda ise semifleksiyon halinde tutacak bir pansuman sargı uygulanır. Geniş laserasyonlarda, yara dibine yerleştirilecek drenler ile irigasyon ge­rekir. Yarada ödem ve eksüdasyon devam ettiği takdirde sıcak fizyolojik serum ile veya sodium hi-pokloritle pansumanlar faydalı olur.


İnsan ısırığı olguları, özellikle parmaklarda lez-yon mevcut ise sellülit veya gangren gelişip geliş­mediğinin anlaşılması bakımından yakından izlen­melidir. Geç dönemde görülen ve sellülit yahut se­konder enfeksiyon teşekkül etmiş bulunan vakalar yoğun antibiyotik tedavisi, hareketsiz bırakılma ve debridman gibi yöntemlerin uygulanabilmesi için hastane şartlarında, yatırılarak tedavi edilmelidir.

Salıncak goblen şeması

Bu güzel tablonun ebatları 21 x 34,6cm ve 110 renkle işleniyor.DMC ve Anchor renk kodları mevcut.Goblen şemasına burdan ulaşabilirsiniz. Ben fırsat bulursam ilk işlemek istediğim şemalardan biri ;)Resimlerin orjinal boyutunu görmek için verdiğim linkte re




Bu güzel tablonun ebatları 21 x 34,6cm ve 110 renkle işleniyor.

Saç Nasıl Parlatılır

Saçlarımızın parlak olması için öncelikle sıvı alımına dikkat etmemiz gerekir.

Eğer yeterli oranda su içmiyorsak saçlarımız kuruyabilir.Ya da yağlı besinler yemiyorsak yine saçlarımız kuruyabilir.

Bu yüzden yeterli oranda yağ almak yağlardan faydalanmak



Saçlarımızın parlak olması için öncelikle sıvı alımına dikkat etmemiz gerekir.


Eğer yeterli oranda su içmiyorsak saçlarımız kuruyabilir.Ya da yağlı besinler yemiyorsak yine saçlarımız kuruyabilir.


Bu yüzden yeterli oranda yağ almak yağlardan faydalanmak,su içmek saç larımızın parlak olması için çok önemlidir.





Proteinli gıdalar almak,yulaf ezmesi yemek,ya da bira mayası B vitamini içeren gıdaları tercih etmek,keten tohumu yemek at kuyruğu bitkisini tercih etmek yine yararlı olabilir.


Genel olarak bakıldığında,proteinli az da olsa yağ içeren,keten tohumundaki yağlar gibi ya da sıvı yağlar gibi gıdaları içeren besinleri tercih etmek,yine sıvı almak ve yararlı tahılları beslenmemize eklemek özellikle B vitamini yüksek tahılları yani rafine edilmemiş tahılları beslenmemize eklemek saçlarımızın parlamasına yardımcı olacaktır.

Güzellik güven verir

Güzellik büyülü bir sözcüktür. Her zaman önemli olmuştur. Ancak güzelliği sadece genç kadınların, erkeklerin sorunu sanmayın. Küçük çocuklar bile güzel olduklarını duymak isterler. Çünkü beğenilince sevgi, ilgi artar. Dolayısıyla insanın kendine, hayata g



Güzellik büyülü bir sözcüktür. Her zaman önemli olmuştur. Ancak güzelliği sadece genç kadınların, erkeklerin sorunu sanmayın. Küçük çocuklar bile güzel olduklarını duymak isterler. Çünkü beğenilince sevgi, ilgi artar. Dolayısıyla insanın kendine, hayata güveni artar. Küçük, büyük, genç veya yaşlı; bu herkes için geçerli değil mi? Aslında güzellik dış görünümden daha fazlasıdır. İnsanları çevremize toplayan, bizi aramak, görmek, birlikte vakit geçirmek, bir şeyler paylaşmak istemelerini sağlayan o çekim gücüdür. Güzellik sırları adıyla anılan o kadar çok şey var ki, anlatamam. Yüz, cilt, vücut, saç, makyaj, tırnak, dudak vs… Belki en önemlisi biraz özen ve sabırdır. Bugün sizin için gayet basit, ucuz ama etkili birkaç doğal öneri derledim. Düzenli uygularsanız, bunlar sizin güzelliğinizin sırları haline gelebilir. Tüm yapmanız gereken, bir aktara gidip gerekli malzemeleri almak.
CİLDİNİZ IŞILDASIN

BÖBREK HASTALARI İÇİN BİTKİSEL TEDAVİ-MARANKİDEN

Prof. Dr. Ahmet Maranki böbrek hastaları için özel olarak hazırlamış olduğu bitkisel formülü açıkladı. Bu özel formülün böbrek iltihapları konusunda çok başarılı olduğunu anlattı.

Gerekli Malzemeler:

* 3-4 adet kereviz sapı,

* 3-4 adet lahana yaprağı,



Prof. Dr. Ahmet Maranki böbrek hastaları için özel olarak hazırlamış olduğu bitkisel formülü açıkladı. Bu özel formülün böbrek iltihapları konusunda çok başarılı olduğunu anlattı.


Gerekli Malzemeler:


* 3-4 adet kereviz sapı,


* 3-4 adet lahana yaprağı,


* 1 tutam maydanoz sapı,


* 1 su bardağı su


Hazırlanışı:


1 su bardağı kaynayan suyun içerisine kereviz saplarını, lahana yaprağını ve maydanoz sapını koyduktan sonra 3 taşım kaynatın.


Uygulanışı:





Akşamları yatmadan 1 saat önce 1 su bardağı için. 3 hafta süre ile uygulanması gereken kürün hiç bir yan etkisi olmadığı için herkes içebilir. Böbrek iltihaplarının dışında zayıflamaya ve kan yağlarını düşürmeye de yardımcı olur.


Uyarı: Her seferinde taze olarak hazırlanmalıdır.

Kınakına (kontestozu) Bitkisi

Kınakına (kontestozu) : Kökboyasıgiller familyasından; anayurdu Peru ve Bolivya olan ve sanayii bitkisi olarak Cava, Güney Hindistan, Kolombiya, Seylan, Guatemala, Kamerun ve Kongo gibi tropikal ülkelerde yetiştirilen 15-20 metre boyunda bir ağaçtır. Kabu



Kınakına (kontestozu) : Kökboyasıgiller familyasından; anayurdu Peru ve Bolivya olan ve sanayii bitkisi olarak Cava, Güney Hindistan, Kolombiya, Seylan, Guatemala, Kamerun ve Kongo gibi tropikal ülkelerde yetiştirilen 15-20 metre boyunda bir ağaçtır. Kabuğundan kinin çıkarılır. Kınakınanın içeriğinde kinin, kinidin, kinşonin, singol, kupreol gibi maddeler vardır. Gövde, kök ve kabukları kullanılır. Tadı acıdır.





Faydası : Ateş düşürür. Sıtmayı tedavi eder. Tifoda faydalıdır. Ağır ve mikroplu hastalıkların nekahat devresini kısaltır. Cilt kaşıntılarında faydalıdır. İştah açar. Kuvvet verir. Kabızlığı giderir. Kinidin alkoloidi taşikardide kullanılır. Vücuda kuvvet verir.


DR FERİDUN KUNAKTAN ZAYIFLAMA ÇORBASI

23 Mart 2009 Tahinde, Esra Ceyhanla adlı programa konuk olarak katılan Dr Feridun Kunak sağlıklı zayıflamak isteyenler için, doğal bir öneride bulundu. Önerimiz için ;

GEREKLİ MALZELER :
* 1 çorba kaşığı saf zeytinyağı
* 5 yaprak koyu renk lahana
* 1 ort



23 Mart 2009 Tahinde, Esra Ceyhanla adlı programa konuk olarak katılan Dr Feridun Kunak sağlıklı zayıflamak isteyenler için, doğal bir öneride bulundu. Önerimiz için ;

GEREKLİ MALZELER :
* 1 çorba kaşığı saf zeytinyağı
* 5 yaprak koyu renk lahana
* 1 orta boy soğan
* 2 pırasa
* 2 kereviz sapıylaberaber
* 10 küçük kök ıspanak
* Baharat (tuz-zerdeçal-zencefil(1 adet)-kırmızı pul biber-karabiber-)
* 1 adet limonsuyu
* 1 demet maydanoz.
HAZIRLANIŞI VE KULLANIM ŞEKLİ : Yukarıda belirtilen bütün sebze ve baharatları karıştırın. Düdüklü tebncerede pişirin. Blendırdan geçirip, günde 1 defa yemeklerden önce için.





Yazın cilt lekelerine çözüm

Cilt lekesi olanlar yazın ne yapmalıYaz aylarında artan cilt lekelerine karşı Dr. Güneş Ertürk’ten öneriler...
Yanak,alın ve dudak üstünde ortaya çıkan kahverengi lekeler melazma olarak adlandırılır. Melazma kadınlarda erkeklerden daha fazla görülmektedir













Cilt lekesi olanlar yazın ne yapmalı



Yaz aylarında artan cilt lekelerine karşı Dr. Güneş Ertürk’ten öneriler…













Siğillere Karşı Sütleğenotu Kürü

SUTLEGENOTU:Sütleğen bitkisinin taze yapraklarının veya taze incir yapraklarının kırıldıktan sonra açığa çıkan sütünün siğillere karşı önerildiği çok eskiden beri bilinmektedir. Benim araştırmalarımda gördüğüm; söğüt ağacının yaprağının siğillere karşı ço



SUTLEGENOTU:Sütleğen bitkisinin taze yapraklarının veya taze incir yapraklarının kırıldıktan sonra açığa çıkan sütünün siğillere karşı önerildiği çok eskiden beri bilinmektedir. Benim araştırmalarımda gördüğüm; söğüt ağacının yaprağının siğillere karşı çok daha etkin gücünün olduğudur.

Metronom Nedir

Metronom Nedir

Cimnastikte, bir egzersiz hareketi. Ayakta, bacaklar yana açılır. Eller baş üstünde uzatılarak bir sopa tutulur. Vücut sağa ve sola doğru eğilir. 2. Mekanik veya elektronik olarak, dakikadaki tempo sayısını ayarlayabilen, spor biliminde ba



Metronom Nedir





Cimnastikte, bir egzersiz hareketi. Ayakta, bacaklar yana açılır. Eller baş üstünde uzatılarak bir sopa tutulur. Vücut sağa ve sola doğru eğilir. 2. Mekanik veya elektronik olarak, dakikadaki tempo sayısını ayarlayabilen, spor biliminde bazı özel testlerde (Harward-step, vb.) ve antrenmanda değişik amaçlarla kullanılan tempo verici alet.

Ramazan ayında doğru beslenme yöntemleri

Kisa Bilgi : Ramazan ayında genellikle beslenme alışkanlığımız değişir. Özellikle Ramazan boyunca oruç tutmasına rağmen kilo aldığını ifade edenlerin otomatik olarak yanlış beslenmeye başladıkları söylenebilir. Zira beslenmemiz, önemli bir sağlık sorunumu



Kisa Bilgi : Ramazan ayında genellikle beslenme alışkanlığımız değişir. Özellikle Ramazan boyunca oruç tutmasına rağmen kilo aldığını ifade edenlerin otomatik olarak yanlış beslenmeye başladıkları söylenebilir. Zira beslenmemiz, önemli bir sağlık sorunumuz yoksa kilo almamıza neden olmaz.


Gün boyu oruçlu olanlar, özellikle günlerin uzun olduğu ve sıcak geçtiği yaz mevsimlerinde tutulan oruçlara bir de nem oranlarının yüksek olması kaybedilen sıvı miktarının fazla miktarlara varması beslenme alışkanlığının bozulmasına neden olabilen faktörler olarak sıralanabilir.


Aslında Ramazan ayında beslenme alışkanlığında rutinin dışına çıkılarak önemli oranda bir değişikliğin yapılması doğru değildir. Hatta Ramazan ayında öğün sayısının üçte tutulması bile sağlanabilir. Böyle bir alışkanlığın edinilmesi ve öğün miktarlarının abartılarak fazlalaştırılmaması Ramazan’ın çok verimli ve faziletli geçirilmesi için çok önemlidir.


Üç öğüne devam edilmelidir…

İftar ve sahur arasında bir ara öğün alınma imkânı bulunursa çok faydalı olur. İftarda gün boyu dinlenmiş bedenin birden yoğun bir gıda alımına maruz bırakılması sağlığımız açısından fevkalade zararlıdır. Çünkü bedenin dinlenmeden çıkıp birdenbire hızla çalışmaya başlaması onun zorlanmasıyla eş değer bir anlam taşır.


Özellikle sahur yemeğinin ihmal edilmesi çok yanlıştır. Çünkü bedenin iftardan iftara fazlaca yemekle tıkınırcasına şişirilmesi ve sonra uzun ara yemekten mahrum bırakılması bedenimiz için bir zulümdür. Zira böylesine uzun ara verilmeler kan şekerinde şiddetli düşmelere neden olabileceği gibi, ani yemek yemeler ve acıkma periyodlarında metabolizmanın dengesinin bozulması mümkün olabilmektedir.


Yemek çeşidinde abartıya kaçılmamalı…

Genellikle, davetlerde başta olmak kaydıyla, iftar sofralarımız çok abartılı donatılır. Yemek sofrasında üç veya dört yemek çeşidi bulundurulur. Yemek çeşidi ne kadar fazlaysa sindirim sistemi alınan gıdaları sindirmekte o kadar zorluk çekmeye başlar. En doğrusu bir çorbayla yemeğe başlamaktır. Çorbadan sonra değişik bir yemek yenilebilir. Yemekle birlikte içecekler özellikle ayran, komposto, taze sıkılmış meyve suyu tercih edilebilir. Kolalı ve asitli içecekleri kesinlikle hem Ramazan’da hem de Ramazan sonrasında tavsiye etmiyoruz.


İftar yemeğini nasıl yemeliyiz?

İftar yemeği uzun oruç günlerinde ve yaz sıcaklarında sıvı kayıpları bakımından bedenin bir miktar zorlanmasına neden olabilir. Bu yüzden iftarlarda bol sıvı tüketmenin yanında özellikle sulu gıdaları almanın faydalı olacağı açıktır. Bir de iftar yemekleri mutlaka başlangıç itibarıyla hafif olmak zorundadır.





Tatlı ve çay bir saatlik aradan sonra…

Ülkemizde en sık yapılan hatalardan birisi de yemekle birlikte tatlı, meyve yenmesi veya hemen yemeğin ardından çay içilmeye başlanmasıdır. Özellikle dışarıda yenilen yemeklerden hemen sonra çay içilmeye başlanması neredeyse bir adet haline gelmiş bulunmaktadır. Bu adetten kurtulmak ve sağlıklı bir yaşam için hepimiz diğerlerini bu konuda uyarmakla yükümlüyüz.


Yemekten hemen sonra tatlı ve meyve yenilmesi sindirimin bozulmasını sağlar. Sindirim hem bozulur ve hem de beden ciddi anlamda zorlanmaya maruz bırakılmış olur. Hazımsızlık ve gaz oluşumunun en önemli nedeni aynı anda çok farklı gıdanın bir arada tüketilmesidir. Bu gerçek ne yazık ki ülkemizde yeteri kadar bilinmeyen bir sağlık tavsiyesi olarak kabul edilebilir.


Öğrendiğimiz doğru davranışları hemen uygulamaya başlarsak ve bunu belli bir disiplin içinde yaparsak bu davranış değişiklikleri zamanla bizim alışkanlığımız haline gelirler ve bu olumlu değişim tüm topluma yayılır.


Sindirim sorunlarına karşı neler yapmalıyız?

Ramazan ayında aslında sindirim sistemi dinlenir ve buna ilave olarak karaciğerimiz, böbreklerimiz, salgı bezlerimiz ve diğer organlarımızın çalışması da rahatlar.


Özellikle kan kimyamızı düzenleyen ve bedenimizin bağışıklık sitemi başta olmak üzere pek çok sisteminin yeniden ciddi bir revizyondan geçmesini sağlayan karaciğerimizin rahatlaması sindirim olarak rahatlamakla kalmaz aynı zamanda moral değerler bakımından da son derece dinamik bir ruhsal arınma yaşamaya başlarız.


Ramazan ayında sindirimde fazla emek çeşidi yenilmeye, hızlı yemek yenilmeye, yeteri kadar çiğnenmemeye bağlı olarak gaz şikâyetleri gelişebilir. Bu durum aynı zamanda gıda intoleransı vasıtasıyla da gerçekleşir. Bu şikâyetlerden olabildiğince uzaklaşmak için bazı bitkisel tavsiyelerde bulunulabilir. Bunlar hazmı kolaylaştırır, gaz oluşumunu, kabızlığı önler ve besin intoksikasyonuna neden olabilecek sorunları engeller. İlerleyen yazılarda bu konuda hangi bitkilerden faydalanılacağı hakkında ayrıntılı bilgiler verilecektir.


Ramazan’da Allerji Azalır, Psikoloji Düzelir ve Sağlık Muhteşem Bir Performansa kavuşur…

Yapılması gerekenler çok basittir. Yukardaki başlık çok iddialı gibi gelebilir. Fakat bu sonuç Ramazan ayında pek çok insan tarafından yaşanan doğal bir sonuçtur. Genel olarak burada bahsedeceğimiz tavsiyelere uyan her insan birinci haftanın sonunda nedeninde ciddi bir rahatlamanın olmaya başladığını fark etmekte zorlanmaz.


[Devam edecek...]



Tetanoz İle İlgili Bilgiler

Tetanoz sinir sistemini etkileyen ve ağrılı kas kasılmalarına neden olan bakteriyel bir rahatsızlıktır. Rahatsızlık kişinin nefes alma foksiyonunu önemli ölçüde engeller ve kişinin yaşamını tehlikeye sokabilir.

Bununla birlikte tetanoz aşısının bulunmas



Tetanoz sinir sistemini etkileyen ve ağrılı kas kasılmalarına neden olan bakteriyel bir rahatsızlıktır. Rahatsızlık kişinin nefes alma foksiyonunu önemli ölçüde engeller ve kişinin yaşamını tehlikeye sokabilir.



Bununla birlikte tetanoz aşısının bulunması ile birlikte tetanoz vakalarına önemli ölçüde bir düşüş gözlemlenmiştir. Tetanoz tedavi edilebilen bir rahatsızlık olmakla beraber bu tedavi her zaman etkili olmayabilir. Tetanoz belirtileri bakteriler vücuda girdikten birkaç hafta içerisinde ortaya çıkar. Bakterilerin yumurtlama süreci genellikle 7 ile 8 gün civarındadır.





Tetanozun belirtileri çene kaslarında kasılmalar, boyunda sertlik, yutkunmada zorluk, karın kaslarında kasılma ve vücutta spazm olarak ortaya çıkar. Bu belirtilerin yanı sıra terleme, yüksek ateş, kan basıncında artış ve hızlı kalp atışları gibi belirtiler de gözlemlenebilir. Tetanozun nedeni Clostridium tetani adı verilen bakteridir. Bu bakteriler vücuda açık yaralar yoluyla giriş yapar.


Tetanoz tedavisi açık yaraların bakımından geçmektedir. Açık yaraların temiz tutulması tetanoz mikroplarının yayılmasını ve vücutta çoğalmasını engeller. Bunun yanı sıra tetanoz aşısı kişiyi tetanoz bakterilerine karşı uzun bir süre korumaktadır. Bu nedenle düzenli olarak tetanoz aşısı yaptırmak rahatsızlığı önlemenin en etkili yoludur.


Diyabetik Hastalarda Ayak Bakımı

Hazırlayan : Yrd. Doç. Cengiz Şen, G.O.P. Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

Yrd. Doç. Taner Güneş, G.O.P. Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Diyabet hastalarının sıradan kişilere göre a



Hazırlayan : Yrd. Doç. Cengiz Şen, G.O.P. Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı


Yrd. Doç. Taner Güneş, G.O.P. Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı



Diyabet hastalarının sıradan kişilere göre ayak bakımları oldukça önem arzetmektedir. Genellikle ayaklarında duyu ve his kaybı olan, görüntüsü değişmiş olan hastalarda ve iyileşmeyen ayak ülserleri ve ağrısı olan diyabet hastalarının ayak bakımı dikkat ve titizlikle düzenli bir şekilde yapılmak zorundadır.


Diyabetli hastaların hastanede yatış nedenlerinden en sık görüleni ayak komplikasyonlarıdır. Başlıca ayak sorunları olarak, enfeksiyon, yaralanma, uygun olmayan ayakkabı kullanımı, dış mekanlarda çıplak ayak yada terlik veya sandalet tipi ayakkabılarla gezme sonucu ayaklarda oluşan ülser, sıyrık, tahriş ve su toplamaları sayılabilir.


Diyabet hastalarında Sağlıklı Ayak


Ayaklara güç veren kemik ve eklemler sağlıklı ve güçlü hareket etmek için gereklidir. Vücut ağırlığının oluşturduğu basıncı karşılayan kemikler ve eklemler ile beraberinde bulunan bağlar ve kaslar vasıtası ile insan yürüme yada koşma eylemini gerçekleştirebilmektedir. Sağlıklı bir ayakta yaralanma veya iltihaplanma meydana geldiğinde yaralanmanın veya iltihaplanmanın olduğu bölgede ağrı hissedilir. Ağrı bir uyarıdır. Ağrı sayesinde ayakta yaralanma olduğu ve bu yaraya müdahale edilmesi gerektiği bilinir. Bu nedenle ayağın sinir sistemi önemlidir. Yaralanma meydana geldiğinde enfeksiyona karşı direnci oluşturan ve hasar gören dokuların tamir işlemini yerine getiren hücreler ayağa kan dolaşımı ile gelir. Kan dolaşımının sağlıklı olması sayesinde enfeksiyonlara karşı direnç oluşur, yayılması engellenir ve yaranın iyileşmesi sağlanır. Kan damarları aynı zamanda ayağın ihtiyacı olan oksijen ve besin maddelerini ayağa taşır.


Diyabet Ayaklan Nasıl Etkiler?


Kan şekerinin sürekli yüksekliği nedeni ile tüm vücutta olduğu gibi ayaklarda daha belirgin olmak üzere aşağıdaki belirtilen olaylar nedeni ile ayaklar diyabetten olumsuz yönde etkilenir.


Kan dolaşımının azalması


Diyabet damar duvarlarını bozarak damarların hasar görmesine ve ayaklara giden kan miktarının azalmasına neden olur. Bunun sonucunda ayağın iyileşme ve enfeksiyonlara karşı direnç oluşturma kapasitesi azalır. Bu da ayakta meydana gelen yaraların iyileşme süresinin uzamasına, enfeksiyonun yayılmasının kontrol altına alınmasında ve tedavisinde zorluklara yol açar. Aynı zamanda kan akımının azalması nedeniyle tedavide kullanılan ilaçların yeterince ayağa ulaşamamasına ve ilaç dozlarının artırılmasına neden olur.


Sinirlerin hasar görmesi


Sürekli kan şekeri yüksekliği ayağın his, pozisyon ve ağrı duyusu fonksiyonlarını yerine getiren sinirlerde hasara yol açar. Sinirlerin hasar görmesi his ile ilgili fonksiyonlarda bozulmaya neden olur. Diyabetli hastaların ayakların yaralanma sırasında ağrının az veya hiç hissedilmemesinin sebebi sinirlerin hasar görmesidir. Ayağın hissinin azalması veya kaybolması nedeni ile diyabetli hastaların ayaklarının sürekli üşümesi kan dolaşımı yetersizliği yanında sinirlerinde hasar görmesine bağlıdır.


Enfeksiyonlara karşı direncin azalması: Kan şekeri normal değerinin üzerine çıktığında enfeksiyonları meydana getiren mikroplara karşı beyaz kan hücrelerinin savaşma kapasiteleri azalır. Bu da ayakta meydana gelen enfeksiyonun hızla yayılmasına ve daha fazla ayağı tahrip etmesine neden olur. Aynı zamanda beyaz kan hücrelerinin savunma kapasitelerinin azalması yanında kan şekeri yüksekliği genel bağışıklık sistemini de olumsuz yönde etkiler.


Bu olayların hepsi bir araya toplandığında diyabetli hastaların ayaklarında yaraların ve enfeksiyonların oluşması kolaylaşır ve tedavileri zorlaşır. Bu nedenle tedavinin önemi yanında ayakların korunması ve bakımı ön plana çıkmaktadır.


Korunma


Diyabetli hastalar ayaklarında oluşabilecek küçük sorunların büyük problemlere yol açabileceğini, ayaklarını yaralanmalara karşı titizlikle korumaları gerektiğini ve en ufak bir sorunda sağlık merkezlerine başvurmaları gerektiğini iyi bilmelidirler. Özellikle diyabetli çocukları olan ailelerin erken yaşlarda meydana gelebilecek ayak sorunları nedeni ile dikkatli


olmaları gereklidir. Amerika’da 1994 yılında diyabetli olan 67.000 hasta diyabetin neden olduğu ayak sorunları nedeni ile ayak parmaklarını, ayaklarını ve hatta bacaklarını kaybetmek zorunda kalmışlardır, Sadece ayakların düzenli bakımı ve korunması ile bahsi geçen uzuv kayıpları % 50 nin üzerinde bir oranla engellenebilmektedir.


Diyabetli hastaların ayak sorunları ile uğraşmak zor ve önemlidir. Bunun iyi anlaşılması gerekir. Diyabetin neden olduğu sorunlarla uğraşması gereken hastanın kendisi ve ayak sorunları ile ilgili uzmanlaşmış hekimlerdir. Hastanın görevi tamamen koruma ve bakım üzerinde yoğunlaşmalı, hastalar çok küçük olduğunu düşündükleri bir sorun olsa dahi kendi kendilerini tedaviye kalkışmamalı bu gibi durumlarda tedaviyi hekime bırakmalıdırlar.


Diyabetli Hastalarda Ayakların Korunması ve Bakımı


Diyabetin Kontrolü Diyabetli bir hastanın ayaklarının korunmasında öncelikle yüksek kan şekerinin kontrol altında tutulması hayati önem taşır. Sağlıklı bir yaşam için kan şekeri, kan basıncı ve kolesterol düzeylerinin kontrol altında tutulması gereklidir. Bu değerlerin kontrol altında tutulması diyabetin uzun süreli ayak, böbrek, göz ve diğer organlar üzerindeki kötü etkisini azaltacaktır.





Diyabetin neden olduğu ayak sorunlarının giderilmesi amacı ile hastalar sürekli değişik uzmanlık dallarındaki hekimlerle (iç hastalıkları, ortopedi, travmatoloji, kardiyoloji, kalp damar cerrahisi gibi) ilişki içinde olmalıdır. Bu uzmanlarla ilişkileri sayesinde diyabetik hastalar;


Kan şekeri, kan basıncı ve kolesterol düzeylerini ne zaman yapılması gerektiğini,


Kan şekeri kontrolü için kendisi ölçüm cihazları kullanıyorsa bu cihazları nasıl kullanacağını ve hangi sıklıkla ölçüm yapması gerektiğini, ilaçlarını nasıl alması gerektiğini,


Günlük sebze ve meyve içeren az yağlı ve posalı yiyeceklerden oluşan diyetini nasıl uygulaması gerektiğini,


Günlük fiziksel aktivitesini nasıl yapması gerektiğini, Sigarayı neden bırakması gerektiğini,


Ayak bakımını nasıl planlayacağını ve nasıl yapacağını,


Yılda en az bir kez ayak, göz ve böbrek kontrollerinin yapılması gerektiğini,


Yılda en az 2 kez dişlerini kontrol ettirmesi gerektiğini, öğrenmelidirler.


Günlük Ayak Kontrolü


Diyabetli hastalar ayaklarında belirgin problem olmasına rağmen ağrı hissetmeyebilirler. Bu nedenle diyabetli hastalar günlük olarak ciltte kesi, kızarıklık, şişlik ve iltihaplı tırnaklar açısından ayaklarını kontrol etmelidirler. Bu kontroller için tercihen yatmadan önce hasta kendine zaman ayırmalıdır. Eğer hasta başka sorunları nedeni ile ayaklarını görmek için yeterince eğilemiyorsa bir ayna (tercihen plastik) yardımı ile kontrolünü yapmalı veya diğer aile bireylerinden yardım istemelidir.


Ayakların Hergün Yıkanması


Ayakların temiz ve kuru tutulması ayak cildinin sağlığı ve fonksiyonlarının (enfeksiyona karşı, engel teşkil etmesi gibi) yerine getirilmesinde önemli yer tutar. Bu amaçla ayaklar her gün çok sıcak olmayan ılık su ile yıkanmalı ve yıkama sonrasında iyice kurulanmalıdır. Yıkama suyunun çok soğuk veya çok sıcak olmamasına özen gösterilmelidir. Bu amaçla su sıcaklığını değerlendirmek için hasta termometre (derece) veya kendi dirseğini kullanabilir. Yıkama sonrasında özellikle ayak parmak aralarını iyice kurulanmasına dikkat edilmelidir. Kuruladıktan sonra parmak aralarının kuru kalmasını sağlamak için talk pudrası veya mısır nişastası kullanılabilir. Ayak parmaklan dışındaki ayak cildinin yumuşak ve düzgün kalmasını sağlamak için kaliteli cilt losyonları veya yumuşatıcı baz kremler kullanılabilir. Bahsi geç en losyon ve kremler asla parmak aralarına sürülmemelidir.


Nasırların ve Cilt Sertliklerinin Giderilmesi


Eğer diyabetli hasta ayaklarında nasır veya ciltte sertlikler saptamışsa öncelikle hekime başvurmalıdır. Daha öncede belirtildiği gibi hiçbir zaman kendi kendini tedaviye kalkışmamalıdır. Hekimin değerlendirmesi sonucunda eğer hekim uygun görürse nasır ve sertliklerin giderilmesi amacı ile banyo veya duş sonrasında ponza taşı (veya topuk taşı) kullanılabilir. Nasırlar veya sertlikler asla kesilmemelidir. Bu amaçla tıraş bıçağı, nasır bantları veya nasır losyonları kullanılmamalıdır. Bu tür uygulamalar ciltte hasara veya yaralanmalara yol açabilir.


Tırnakların Bakımı Tırnaklar her hafta veya gerektiğinde düzenli olarak kesilmelidir. Uygun olan tırnakların banyodan sonra kesilmesidir. Tırnakların çok kısa (tırnak yatağı kenarına kadar) kesilmemesi bir miktar uzun ve düz bir hat boyunca kesilmesi önemlidir. Tırnaklar kesildikten sonra meydana gelen pürtükleşmeler tırnak törpüsü ile düzeltilmelidir:


Eğer hastanın görme sorunları varsa, tırnaklarına 1 ulaşacak kadar eğilemiyorsa, tırnaklan kalın ve san] renkte ise veya tırnaklar çok eğimli ve cildin içine batıyorsa hasta bir yakını ile birlikte hekime başvurmalı ı ve yakının tırnak bakımı ile ilgili yapması gerekeni ı öğrenmesi ve yakınınca tırnak bakımının yapılması gereklidir.


Ayakkabı ve Çorap Kullanımı


Diyabetli hasta her zaman çorap ve ayakkabı giymelidir. Ev içinde ve dışında asla çıplak ayakla dolaşmamalıdır. Çıplak ayakla dolaşıldığında ayağın yaralanma şansı artacaktır. Çıplak ayakla ayakkabı giyilmesinden kaçınılmalıdır. Çünkü ayakkabı ile cilt arasında meydana gelecek sürtünmeler ciltte su toplamalarına ve tahrişlere yol açacaktır. Diyabetli hastalar her zaman ayağa tam oturan, temiz ve dikişsiz çoraplar giymelidirler. Çorapta delik, katlanma olmaması gereklidir. Özellikler çorabın lastik kısmının ciltte iz bırakmayacak gerginlikte olmasına dikkat edilmelidir. Çorap ve ayakkabı giymeden önce her zaman içlerinin kontrol edilip içlerinde herhangi bir cisim olmadan giyilmesi önemlidir. Kullanılacak ayakkabı giyildikten sonra belirgin boşluk bırakmayan, yumuşak derili, yüksek veya sivri topuklu olmayan, ayak parmaklarının rahat hareket etmesine izin verecek şekilde ön kısmı geniş olan ayakkabılardan seçilmelidir. Özel durumlar dışında yaz veya kış diyabetli hastalar hiçbir zaman terlik kullanmamalıdır.


Ayakların Sıcak veya Soğuktan Korunması


Sıcak zeminlerde ve yaz aylarında kumsalda dahi diyabetli hastalar ayakkabı ile dolaşmalıdırlar. Diyabetli hastaların ayaklarında diğer insanlara göre daha kolay güneş yanıkları meydana gelebilir. Bu nedenle yaz aylarında güneşlenilirken ayaklar mutlaka üzerleri örtülerek direkt güneş ışığından korunmalıdırlar. Kışın ısıtıcılardan ve açık ateşten ayaklar uzak tutulmalıdır. Ayakların sıcak suya sokulması veya sıcak ısıtıcı petlerle ısıtılmaya çalışılması yanlıştır. Eğer ayaklar çok üşüyorsa uyurken de çorap kullanılmalıdır. Kışın ayakların soğuktan korunması için yukarıda anlatılan özellikleri karşılayan bot giyilmesi daha uygundur. Yağmurlu ve karlı havalarda ayaklar hiçbir zaman ıslak kalmamalıdır. Bu soğuğun ayak üzerindeki olumsuz etkilerini artıracaktır.


Ayakların Kan Dolaşımı


Ayakların kan dolaşımının rahatlatılması amacı ile otururken hasta ayaklarını uzatıp yukarı kaldırması yararlıdır. Bu oturma pozisyonu hasta tarafından alışkanlık haline getirmelidir. Günde 2-3 kez 5 dakika boyunca ayak parmaklarının ve ayak bileklerinin


hareket ettirilmesi kan dolaşımının rahatlamasına katkıda bulunur. Uzun süreli bacak bacak üzerine atılarak oturulmalıdır. Sıkı çoraplardan ve özellikle bayanlar için tayt, jartiyer gibi bacakları sıkan giysilerden kaçınılması gerekir. Sigara ayakların kan akımını azalttığı için kesinlikle içilmemelidir.


Egzersiz ve Fiziksel Aktive


Diyabetli hastalar için yürüme, yüzme ve bisiklete binme ayaklar için kolay ve uygun egzersizlerdir. Koşma ve atlama gibi ayakları zorlayan egzersizlerden diyabetli hastalar kaçınılmalıdır. Günlük egzersiz yapılmalı,egzersize hafif tempo ile başlanmalı ve sonunda yine hafif tempo ile bitirilmelidir.Egzersiz sırasında mutlaka uygun spor ayakkabılar giyilmelidir. Yürüyüş için beton ve sert zeminler yerine toprak ve çim gibi yumuşak zeminler tercih edilmelidir.


Uygun Ayakkabı Seçimi


Günlük kullanım için spor ayakkabılar en uygun olanıdır.Bu ayakkabılar ayakları desteklemeleri ve ayakkabı içinde ayakların yeterli havalanmasını sağlayabilmeleri nedeni ile önerilmektedir. Asla vinil veya plastik ayakkabılar seçilmemelidir. Çünkü bu tür ayakkabılar esnemez, genişlemez ve ayağın yeterince havalanmasına izin vermezler. Yeni ayakkabı alınırken akşam saatleri tercih edilmelidir. Akşama doğru ayaklarda bir miktar şişlik meydana geleceğinden uygun numara seçimi için akşam saatlerinde denenerek ayakkabının satın alınmasını uygun numara seçimi için önemlidir. Çünkü yeni alınan ayakkabı ilk alındığında dahi ayağa uyumu beklenmeden rahat olmalı ve içinde ayak parmakları rahatlıkla hareket edebilmelidir. Daha önce bahsedildiği üzere yüksek ve sivri topuklu ayakkabılar parmaklarda aşırı yüklenmeye neden olacağı için tercih edilmemelidir.

Körelme (Atrofi)

Bir organın ya da dokunun boyutlarının ufalması (atrofi). Organ ve dokularda körelme çeşitli nedenlerden ileri gelebilir. Bazen bir organı meydana getiren hücrelerin boyutları küçülmüş, kimi kez ise bu iki olay birlikte gerçekleşmiştir. Bir dokunun hücrel



Bir organın ya da dokunun boyutlarının ufalması (atrofi). Organ ve dokularda körelme çeşitli nedenlerden ileri gelebilir. Bazen bir organı meydana getiren hücrelerin boyutları küçülmüş, kimi kez ise bu iki olay birlikte gerçekleşmiştir. Bir dokunun hücrelerinin yerini yağ ve bağ dokusunun alması da körelmeye yol açar.

El Yaniklari El Yanigi Kimyasal Yaniklar

El Yanıkları, El Yanığı ve Tedavisi

Yanık nedeniyle hastaneye başvuran tüm olgu­ların yüzde sekseninde el yanıklarının görülmesi konunun ciddiyetini göstermektedir.

Birinci ve ikinci derece yüzeysel yanıklar yeter­li tedaviyle sorunsuz i



El Yanıkları, El Yanığı ve Tedavisi


Yanık nedeniyle hastaneye başvuran tüm olgu­ların yüzde sekseninde el yanıklarının görülmesi konunun ciddiyetini göstermektedir.


Birinci ve ikinci derece yüzeysel yanıklar yeter­li tedaviyle sorunsuz iyileşirken, ikinci derece de­rin ve üçüncü derece yanıklarda epitelizasyon ye­tersizliği sonucu tam iyileşme olmamakta ve komplikasyonlarla sonuçlanmaktadır. Hareket ettirilmeyen bir elde, fibröz çatı üzerinde kollagen yapımı oluşarak daha önce kaygan olan yüzeylerin yapışıklıklarına neden olmakta, oluşan bu kollagen liflerinin kısalması sonucu da kontraktürler gelişe­rek genellikle MP eklemde hiperekstansiyon, PIP ve DİP eklem seviyelerinde fleksiyon, başparmakta addüksiyon, el bileğinde volar fleksiyon kontrak-türleri gelişmektedir.


Termal yanıklar: En sık görülen yanık türü olup yanıkların %80-90′mı kapsar. Termal yanık­larda elin dorsal digital bölgesi deri ve derialtı do­kusunun ince ve eklem kapsülünün de yüzeyel ol­ması nedeniyle büyük risk taşır. Avuç içi derisinin kaim olması ve yağ bezlerinin fazla olması, ikinci derece yanıklarda epitelizasyona ve iyileşmeye yardım eder. Termal yaralanma sonucu oluşan 3. derece yanıklarda oluşan eskar dokusu eskarotomi yapılarak rahatlatılmalıdır .


Termal yanık sonrasında ödem çoğu zaman fas-ya üzerinde kaldığı için, kaslara kadar inen derin yanık oluşmamışsa fasyotomi yapma gerekliliği yoktur.





Elektrik yanıkları, Elektrik Yanığı: Elde oluşan elektrik yanıkla­rı alev ve haşlanma tipindeki yanıklardan tama­men farklı olup, değişik takip ve tedavi gerektirir. Akımın voltajı, amperi, kontakt noktasının direnci ve süresi elde oluşacak yanığı etkiler. Elektriksel yaralanma termal yaralanmada görülen düzlemsel hasara ek olarak derinlemesine de hasar oluşturur ve yanık ekstremitede progressif bir doku nekrozu meydana getirir. Kan damarları iyi bir elektrik taşıyıcısıdır ve bundan dolayı orijinal yaralanma böl­gesinin çok uzağında da damar endotel hasarı olu­şabilir. Bazen distal nabızlarlarda palpasyon alın­masına rağmen periferik dolaşım bozukluğu geli­şebilir.


Yüksek voltaj yaralanmaları en riskli olan yara­lanmalardır ve ekstremitelerin kaybıyla sonuçlana­bilirler. Bu tip yaralanmalarda ilk yardım sonrasın­da ilk yapılacak müdahale etkilenmiş olan ekstremitelere geniş fasyotomi yapılmasıdır. Bu yaralan­malarda debridman yapılırken kas yönünden radi­kal davranılırken tendon ve sinir yönünden müm­kün olduğu kadar konservatif kalınmalıdır.


Kimyasal yanıklar, Kimyasal Yanık: Termal ve kimyasal yanık­lar arasındaki temel fark kimyasal yanıklarda aja­nın inaktive edilmesine kadar geçen süre içerisinde oluşturduğu doku harabiyetinin devam etmesidir. Kimyasal yaralanmadan sonra muayenede yanık derinliğinin saptanması son derece güçtür. Termal yaralanmaların aksine tam kalınlıkta harabiyet ya­ratan bir kimyasal yanık hafif bir renk değişikliği ile sağlam bir deri görünümünde olabilir. Tedavi­de kimyasal madde hemen uzaklaştırılır ve yanık tedavisi uygulanır.


Temel tedavi ilkeleri: Elin birinci ve yüzeyel ikinci derece yanıkları semptomatik olarak tedavi edilirler. Temel yanık bakım ilkelerine ilave olarak el elevasyonu, erken atelleme, erken dönemde aktif ve pasif hareketler ve rehabilitasyon önerilmelidir. Derin 2. derece ve 3. derece yanıklarda ise debridman , greftleme veya lokal, uzak fleplerle onarım olabildiğince erken yapılmalıdır.

Arteriyel Sistem – Aterogenezis

Arteriyel Sistem HastalıklarıGünümüzde yirminci yüzyılın başlarına göre ortalama yaşam süresinde artış gerçekleşmesi, ge-riatrik nüfusun da artmasına neden olmuştur. Bu­na bağlı olarak periferik arter hastalarının sayısın­da da ciddi artış



Arteriyel Sistem Hastalıkları


Günümüzde yirminci yüzyılın başlarına göre ortalama yaşam süresinde artış gerçekleşmesi, ge-riatrik nüfusun da artmasına neden olmuştur. Bu­na bağlı olarak periferik arter hastalarının sayısın­da da ciddi artışlar meydana gelmiştir. Bu artışa paralel olarak görüntüleme yöntemleri, anestezi, cerrahi teknik, antikoagülan ve trombolitik ilaçlar, sentetik greftler ile ve endovasküler uygulamalarla periferik damar cerrahisi çok fazla sayıda hastaya hizmet üretir düzeye ulaşmıştır. Son on yıldaki ümit veren gelişmelerden biri de periferik arter hastalıklarının en önemli nedeni olarak kabul edi­len aterosklerozisin genetik olarak ortadan kaldırıl­masına yönelik çalışmalardır. Bu bölüm periferik arteriyel sisteme ait hastalıkların önemli özellikleri­ni vurgulamak ve bu konudaki modern yaklaşım­lar konusunda bilgi vermek üzere hazırlanmıştır.


Aterogenezis


Aterosklerotik lezyonlar çocukluk çağı döne­minden itibaren oluşmaya başlar. Başlangıçta en-dotel hücrelerinde sadece histolojik değişiklikler olur. Kan akımının yön değiştirdiği bifurkasyon bölgeleri endotel hasarının en fazla olduğu yerler­dir. Bu bölgelerde lipit biriken makrofajlar “köpük-sü hücreler”adı ile bilinen görüntülere yol açarlar. Bir süre sonra bu makrofajlardan açığa çıkan yıkım ürünleri endotel hasarlı bölgelerde trombositlerm birikimine neden olur. Bu hücreler damar düz kas hücrelerinin hızla çoğalmasını tetikleyen büyüme faktörlerini üretirler. Bu dönemde oluşan yumuşak fibrointimal lezyonlar zamanla ve risk faktörlerinin devamı ile kollajen ile kaplanırlar. Dejeneratif plak döneminin başlaması ve plağın medıa tabakasına girmesi, plakta yırtılma ve plak altı kanamaları, bu düzensiz yüzey üzerinde başka trombüs gelişimi, lümende darlığa ve tam tıkanmaya yol açabilir ve hastalıklı arterle ilgili organa ait iskemi bulguları­nın oluşmasına neden olur.


Hiperlipidemi, hem deneysel hem de epidemi-yolojik çalışmalarda bilinen en önemli aterojenik faktördür. Hem kolesterolü hücrelere taşıyan dü­şük dansiteli lipoproteinler (LDL), hem de triglise-ridleri taşıyan çok düşük dansiteli lipoproteinler (VLDL) plak oluşumunda önemli rol oynarlar. Bu­na karşılık yüksek dansiteli lipoprotemier’in (HDL) aterosklerozun gelişimi ile ters yönde etkileşimi ol­duğu saptanmıştır. Sigara, hipertansiyon ve diabet gibi hiperlipoproteinemi’nin kötü etkilerini arttırıcı faktörleri yanında kolesterol plak oluşumunda yer alan temel maddedir. Epidemiyolojik olarak sigara içimi ve hipertansiyon sıklığının yüksek olduğu bölgelerde, bazı diet alışkanlıkları ve düşük serum kolesterol seviyeleri nedeni ile klinik .ıteroskleroz insidensi ve buna bağlı hastalıklar oranı düşüktür.





Aterosklerotik dejeneratif periferik damar has­talıklarının ortaya çıkmasmdaki en güçlü risk fak­törlerinden birisi de sigaradır. Tütün kullanımının koroner arter ve periferik arter hastalıklarının ge­lişmesindeki payı kanıtlanmıştır. Arterlerin anev-rizmal dejenerasyonunda etkisi vardır. Özellikle el­de sarılan sigara içenlerde aortik anevrı/mal rüptür riski yüksektir. Sigara kulanımından vazgeçilmesi, öncelikle klodikasyon mesafesi denen yürüme mesafesini uzatır. Aortofemoral ya da femoropoplite-al düzeyde bypass cerrahisi yapılan hastalar içinde sigara içmeyenlerin greft açıklık oranlan içenlere göre çok daha iyidir. Bir damar hastasına girişim düşünen damar cerrahının hastasını sigaradan uzak tutmak için gereken çabayı göstermesi ve has­tayı bununla ilgili programlara yönlendirmesi ge­reklidir.


Hipertansiyon da ateroskleroz gelişmesinde ana risk faktörlerinden biridir. Hipertansiyon kar-diyovasküler hastalık riskini iki katma çıkarmakta­dır. Hipertansif insanlarda aterosklerozun en erken bulgularından olan köpüksü hücrelerin varlığı aor-tada normotensiflere göre daha erken yaşta ortaya çıkmaktadır. Yetişkin hipertansiflerin %40′mda kan kolesterol düzeyi 240mg/dl veya daha yüksek­tir. Hem deneysel hem klinik çalışmalar hipertansi­yon ile hiperlipidemi arasında çok güçlü bir etkile­şim olduğunu göstermiştir. Hipertansiyonun me-dikal yoldan kontrolü koroner hastalığa bağlı ölümlerde azalma ve beklenen yaşam süresinde uzamaya neden olmaktadır.


Diabet periferik arter hastalarında aterosklero-zisin ilerlemesini hızlandıran bir etkiye sahiptir. Diabetik hastalarda koroner kalp hastalığından ölüm riski diabetik olmayanlara göre daha yüksek­tir. Bu hastalarda birçok yolla lipoprotein oksidas-yonu artmaktadır ve okside olmuş lipoproteinlerin aterogeneziste çok önemli bir rolü vardır.


Pekçok çalışma, günlük dietle alman lipitlerin modifikasyonu ile aterosklerotik olayın ve plak oluşumunun yavaşlatıldığını kanıtlamıştır. Genel olarak kanda total kolesterol’ün 200mg/dl, LDL’nin 130mg/dl, açlık trigliserid düzeyinin 250mg/dl’nin altında, HDL’nin ise 40mg/dl’nin üzerinde olması amaçlanır. Bu sağlandığında ve fi­zik egzersiz yapıldığında periferik arter hastalıkla­rına bağlı risk önemli ölçüde düşer. Üç-altı aylık di-et ile LDL düzeyi 160mg/dl’nin üzerinde kalmakta israrlıysa lipit düşürücü ilaçlar önerilir.
Periferik arter hastalarının çoğunda egzersiz di­ğer risk faktörlerinin azaltılması ile birlikte cerrahi ya da endovasküler girişimler kadar sonuç verebilir.


Kolesterol düzeyinde azalma, sigaradan vaz­geçme, hipertansiyon ve diabetin kontrol altına alınması, düzenli fizik egzersiz aterosklerotik hastalığın kötü sonuçlarını anlamlı bir şekilde azalta­caktır. Bunlar içinde en hızlı sonuç sigaranın bıra­kılması ile elde edilebilir ve bu durumun hastaya mutlaka çok iyi anlatılması gerekir.

Böbrek taşı ve tedavisi

Normalde idrar içinde erimiş halde birçok madde kristalleri mevcuttur.

Böbrek veya idrar yollarındaki bir arıza sebebiyle bu kristaller çökerek birleşme eğilimi gösterirler. Birleşen kristaller "böbrek taşı" dediğimiz katı bir kütle oluşturu



Normalde idrar içinde erimiş halde birçok madde kristalleri mevcuttur.


Böbrek veya idrar yollarındaki bir arıza sebebiyle bu kristaller çökerek birleşme eğilimi gösterirler. Birleşen kristaller “böbrek taşı” dediğimiz katı bir kütle oluştururlar. Böbrek pelvi­sinde duran bir taş, çok iri bile olsa, ağrı yapmayacağından farmesi ile taşın varlığı anlaşılır.


Belirtileri:
• Taş idrar yollarına geçtiği zaman ağrı ve idrarda kan görül­mesi ile varlığı kesinlik kazamr.


• Taşın idrar yöllarından idrar torbasına düşmemesi halinde dayanılması imkânsız ağrılara sebep olur.


• Kesin teşhis röntgen ve idrar tahlili ile konabilir.


Ne Yapmalı?
• Ağrı kesici ve iltihap kurutucu ilâçlarla hastanın kendisini iyi hissetmesi sağlanır.





• Tuz ve kalsiyum oranı düşük bir diyet uygulanırken hastaya bol su içirilir.


• Son yıllarda ameliyat yerine ultrason dalgaları ile taşları parçalayarak idrar torbasına inmesi sağlanmaktadır.


• Kaplıca kürlerinin de böbrek taşlarının düşürülmesinde etki­li olduğu vakalar çoktur.


• Taşla mücadele edilirken, aynı zamanda taşa sebep olan asıl rahatsızlığın teşhis edilmesine çalışılır.


• Taşlarla mücadelede ameliyat en son çare olmalı; kalp yet­mezliği ve ileri yaşlıhk vakalarında ameliyattan kaçınılmalıdır.

Kolera Hastaligi Nedir Belirtileri Nelerdir

Bulaşıcı hastalıklar; Kolera Hastalığı

Kolera Nedir?

Genellikle dışkı ile mikroplanmış suların getirdiği ve bağırsakları etkileyen bir hastalıktır.

Bu hastalığa nerelerde rastlanılır ?Çoğunlukla Afrika’da Asya’da ve burada da genellikle Hindistan ve Do



Bulaşıcı hastalıklar; Kolera Hastalığı


Kolera Nedir?


Genellikle dışkı ile mikroplanmış suların getirdiği ve bağırsakları etkileyen bir hastalıktır.


Bu hastalığa nerelerde rastlanılır ?Çoğunlukla Afrika’da Asya’da ve burada da genellikle Hindistan ve Doğu Pakistan’da.


Koleranın belirtileri nedir?Kolera Hastalık; Ciddî ishaller, pirinç tanesini andıran dışkılar ve bunların peşinden gelen büyük ölçüde su kaybı.


Bu hastalık ne derecede ciddîdir ?Ölüm oranı % 30 ile 60 arasındadır. Damardan verilen sıvılarla tedavi metotları hastanın iyileşme umutlarını artırmaktadır.





Tedavide işe yarayacak antibiyotikler var mıdır ?Kloramfenikol, bazı sulfamitler.


Kolerayı en iyi önleme yolları nelerdir? Kolera Tedavisi
a. Bilinilen hastaları sıkı bir karantina altına almak .b. Kullanılan suların mikroplanmaması için bütün gerekli sıhhî tedbirlerin tatbiki ve genel temizlik işlerine büyük önem verilmesi.c. Bölgesel veya salgın kolera olan kesimlerden seyahat nedeniyle geçecek bütün kişilerin koleraya karşı aşılanması.

Spora teşvik eden hap geliştirildi

ABD’li bilim adamları, kilolu insanların egzersiz yapmasını sağlayan bir hap geliştiriyor.
Harvard Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmalara göre, vücutta iştahı dengeleyen bir hormon olan “leptin”i harekete geçirmeye yarayan ilaç, fiziksel aktivite



ABD’li bilim adamları, kilolu insanların egzersiz yapmasını sağlayan bir hap geliştiriyor.





Harvard Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmalara göre, vücutta iştahı dengeleyen bir hormon olan “leptin”i harekete geçirmeye yarayan ilaç, fiziksel aktiviteyi artırmaya da yardımcı oluyor. Deney fareleri üzerinde yürütülen testlerde merkezi sinir sistemine etki eden ilaç sayesinde bu hormon aktif hale geçirildi. Deneyde farelerin fiziksel aktivitesinin iki kat arttığı gözlemlendi. Farelerin ayrıca yüzde 30 daha az kalori tükettiği, kan şekerinin dengelendiği ve uzun vadede önemli bir miktarda kilo kaybettiği de belirlendi. Araştırmayı yürüten Profesör Christian Bjorbaek, “Kandaki leptin harekete geçirildiğinde hayvanlar daha enerjik hale geldi, insanlarda aynı etkiyi göreceğimizi umuyoruz” dedi. Uzmanlar şimdi insanlar üzerinde benzer bir etkiye sahip olan hapı geliştirmek üzere araştırmalarını sürdürüyor.

Behçet hastalığı behçet sendromu

• behçet hastalığı deri, göz ve mukozaları tutan sistemik otoimmün bir hastalıktır.

• İki formu vardır. Bunlar nörooftalmopatik ve mukokutanöz formlardır.

• Hastalarda genital lezyonlar, üveit ve aftöz lezyonlar triadı bulunur.

• Behçet hastalığı e



• behçet hastalığı deri, göz ve mukozaları tutan sistemik otoimmün bir hastalıktır.


• İki formu vardır. Bunlar nörooftalmopatik ve mukokutanöz formlardır.


• Hastalarda genital lezyonlar, üveit ve aftöz lezyonlar triadı bulunur.


• Behçet hastalığı eklemler, kardiyovasküler sistem, sinir sistemi ve GISi de tutar.


• GISde en çok kolonu tutar.


• Sağ kolon ve ileoçekal valv, en çok tutulan bölgelerdir.


• Lokalize tutulum ve derin ülserler vardır.


• Perforasyon ve kanama olasılığı yüksektir.


• Crohn hastalığından ayırmak güçtür.





• Patolojik olarak Behçet hastalığında vaskülit daha çok görülür.


• Tedavide rezeksiyon uygulanır.


• Crohndakinin aksine Behçet hastalığında daha geniş rezeksiyon yapılır.


• Yetersiz rezeksiyonlarda rekürrens % 50ye çıkar.


• Bu oran geniş rezeksiyonlarda % 10dur.


• Behçet hastalığında GIS komplikasyonları için medikal tedavi yetersizdir.


• Ameliyat edilerek rezeksiyonla tedavisi daha başarılıdır.

Güzel bir cilt için meyve ve sebze maskeleri

Güzellik uzmanları, sebze ve meyve karışımlarından oluşturdukları cilt maskelerinin cildi yenilediğini ve cilde hayat verdiğini ifade ediyor. İşte uzmanlardan birkaç maske tarifi:
Ballı maske: Civan perçemi çiçeği, saf suda 10 dakika kaynatıldıktan sonra







Güzellik uzmanları, sebze ve meyve karışımlarından oluşturdukları cilt maskelerinin cildi yenilediğini ve cilde hayat verdiğini ifade ediyor. İşte uzmanlardan birkaç maske tarifi:

Pürüzsüz ve Kadife Gibi Bir Ten Maskesi

Pürüzsüz ve güzel ten her kadının düşüdür.Buna kavuşmak ise gayet kolay.Yarım avuç lavanta çiçeğini bir avuç civanperçemi ile birlikte bir kabın içine koyarak dövünüz. Elde ettiğiniz posanın içine 1 tane yumurtanın sarısını da katarak iyice yoğurun ve kar



Pürüzsüz ve güzel ten her kadının düşüdür.Buna kavuşmak ise gayet kolay.Yarım avuç lavanta çiçeğini bir avuç civanperçemi ile birlikte bir kabın içine koyarak dövünüz. Elde ettiğiniz posanın içine 1 tane yumurtanın sarısını da katarak iyice yoğurun ve karıştırın. Daha sonra krem kıvamına gelecek kadar badem yağı ilave ederek yoğurmaya devam edin. Elde ettiğiniz bu kremi cam bir kavanoza koyarak 1 gece buzdolabında bekletin. Vücut kreminiz hazır olacaktır.. Ten güzelliğiniz için bu kremden banyodan 1 saat önce vücudunuza masaj yaparak sürün.





Bir avuç papatya, yarım avuç kırlangıç otu yarım saat süreyle tuzlu suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen sıvı bir kaba boşaltılarak dinlendirilir. Dinlendirilen bu sıvıdan banyo suyuna ilave edilerek gün aşırı banyo yapılır.

AHMET MARANKİ CEVİZİN FAYDALARI

Prof.Dr.Ahmet Maranki doğada yetişen herşey bir organımıza benzemektedir,ve şifa vermektedir yeterki nerde ve nasıl kullanmamız gerektiğini bilelim diyen maranki ;cevizi insan beynine benzetti.
Ceviz;İnsan beynine benzer dolayısıyla unutkanlığı azaltır,h



Prof.Dr.Ahmet Maranki doğada yetişen herşey bir organımıza benzemektedir,ve şifa vermektedir yeterki nerde ve nasıl kullanmamız gerektiğini bilelim diyen maranki ;cevizi insan beynine benzetti.
Ceviz;İnsan beynine benzer dolayısıyla unutkanlığı azaltır,hafızayı güçlendirir beyni çalıştırır.Ayrıca troite çok iyi gelir. Cevizi kabuklu alın böylelikle sağlıklı ceviz yersiniz ayrıca cevizin kabukları atmayın.
Saçlarınızın dökülmemesini ve beyazlarınızın kapanmasını istiyorsanız.10 adet ceviz kabuğunu 1litre suda 15 dakika kaynatın, ve saçlarınızı kaynattığınız ceviz suyuyla 3 hafta boyunca yıkayın.saçlarınızın güçlendiğini ve renginin değiştiğini göreceksiniz.
maranki.com

Selülit için masaj yağı ve içeceği

Arkadaşlar yaz geldi. Plajlarda cıvıl cıvıl. Bikinilerin altından görünen selülitli bölgelerinden çekinen bayanlar için bir kaç tavsiyem var...

Bu tarif Ahmet Maranki den...

Selülit için masaj yağı:

• Biberiye yağı
• Kekik yağı
• badem yağı
• buğday ya




Arkadaşlar yaz geldi. Plajlarda cıvıl cıvıl. Bikinilerin altından görünen selülitli bölgelerinden çekinen bayanlar için bir kaç tavsiyem var…


Bu tarif Ahmet Maranki den…


Selülit için masaj yağı:


• Biberiye yağı
• Kekik yağı
• badem yağı
• buğday yağı


Uygulama: Eşit miktarda Biberiye ve kekik yağını ve bu yağların yakıcı etkisini hafifletmek için az miktarda buğday ve badem yağını karıştırdıktan sonra Akşam yatmadan önce selülitli bölgelere aşağıdan yukarı doğru masaj yapın ve streç filmle sarın. Sabah kalktığınızda açın.





Bu uygulamayı en az 7 gün yapın.


Bir tarifte Ebru Şallıdan .Bu Bu tarifi 5 gün yaptığınızda harika etkiyi görüyormuşsunuz.Yalnız bu bir yağ değil sebzeleri karıştırılarak yapılan bir içecek.


İşte Ebru Şallı’nın mucize iksiri


3 Kabak


2 Enginar


1 Avuç Brokoli


1 Avuç Maydanoz


1 Orta boy soğan


Yarım limon suyu


Hazırlanışı: Sebzeleri az su ile haşlayın. Ardından bu su ile beraber sebzeleri blendırdan geçirin. Üstüne limon suyunu da ilave edip tekrar blendırda karıştırın.


Bu içeceği soğuk ya da sıcak olarak içebilirsiniz. İçine başka hiç bir şey katmayın. Her gün sabah 1 bardak için.


Hadi bakalım yine iyisiniz.Şimdi güzelleşmeye…

CLA

CLA (Conjugated Linoleic Acid) esansiyel yağ asidi linoleik asidin konjüge izomerleridir. Sağlıklı yaşam, fiziksel uygunluk ve sportif performans için vücut yağ oranının ve serum lipit oranının doğru sınırlar içinde olması gerekir. Günde 2,5-5 gr. CLA tak




CLA (Conjugated Linoleic Acid) esansiyel yağ asidi linoleik asidin konjüge izomerleridir. Sağlıklı yaşam, fiziksel uygunluk ve sportif performans için vücut yağ oranının ve serum lipit oranının doğru sınırlar içinde olması gerekir. Günde 2,5-5 gr. CLA takviyesi vücut yağ miktarını azaltıp kas kütlesini artırarak fiziksel performansı yükseltir, vücut yağlarının yakılarak kilo verilmesine ve vücudun düzgün bir görünüme kavuşmasına yardımcı olur. CLA, esansiyel yağ asidi olarak bilinir. Vücudumuz kendi kendine yapamadığı için dışarıdan besinlerle alınması gerekir. CLA takviyesi vücutta yağ kaynaklı enerjinin kullanımını hızlandırarak kas ağırlığının vücut yağ ağırlığına oranla daha fazla gelişmesine yardımcı olur. İnsanlarda CLA’nın etkileri üzerinde yapılan araştırmalarda, CLA takviyesinin vücut yağ miktarını ve abdominal obezlerde sagital abdominal çapı azalttığı rapor edilmiştir. Günde 3 gr. CLA kullanılarak, placebo kontrollü yapılan bir çalışmada CLA alan kişilerde 90 gün sonunda vücut yağ oranında %20 azalma görülmüştür. Yapılan bir diğer çalışmada CLA’nın lipoprotein lipaz’ı baskıladığı görülmüştür. Lipoprotein lipaz yağ moleküllerini parçalar ve yağ hücreleri bunları kolayca emerek vücut yağı olarak depo ederler. CLA lipoprotein lipaz’ı baskılayarak yağ depolarının oluşumunu engeller. Vücut için gerekli enerjinin cilt altında (özellikle abdominal bölge) birikmiş yağların yakılarak elde edilmesini sağlar.





CLA hangi gıdalarda bulunur

CLA süt ve süt ürünlerinin içinde bulunan bir madde olarak 1978 yılında saptanmıştır. Kırmızı et yağlarında da CLA bulunmuştur, özellikle hayvanların doğal otlaklar yerine yapay yemlerle beslenmesindeki artış bu yağ asitinin süt ve et türü hayvansal gıdalarda bulunabilirliğini azaltmış, dışarıdan beslenme desteği olarak alımını gerektirmiştir.


CLA’nın etkili olduğu durumlar

CLA vücut kas/yağ komposizyonunun yeniden yapılandırılması, öncelikle abdominal bölge olmak üzere yağlarının yakılması, kas gelişiminin desteklenmesinde kullanılır. Kilo verme amaçlı diyetlerde ve vücut yağ oranının azaltılmasında etkilidir.


CLA’nın yan etkileri

Bugüne kadar CLA’nın oluşmuş yan etkisi görülmemiştir, insan gereksiminin 50 katı üzerinde yapılan paralel hayvan testerinde hiçbir toksik etki saptanmamıştır.


Uyarı: Chitosan içeren diyet ürünleri bir yağ asidi olan CLA’nın emilimini engelleyeceğinden birlikte kullanmayınız.


BUZ MASKESİ

Buz maskesi bütün cilt tiplerine uygulanabilir. Cildinizi gerer, dokuları toparlar ve pürüzsüz yapar. Yüzünüze ve boynunuza kalın bir tabaka şeklinde nemlendirici bir krem sürün, Ardından bir parça buzu yavaş yavaş krem üstünde gezdirin. Bu uygulamayı yüz



Buz maskesi bütün cilt tiplerine uygulanabilir. Cildinizi gerer, dokuları toparlar ve pürüzsüz yapar. Yüzünüze ve boynunuza kalın bir tabaka şeklinde nemlendirici bir krem sürün, Ardından bir parça buzu yavaş yavaş krem üstünde gezdirin. Bu uygulamayı yüzünüzü canlandırmaya gerek duyduğunuz her zaman tekrar edebilirsiniz.

Evde Hasta Bakimi Nasil Yatalak Hastalar

Hastanın manevi yönden tedavisi

Bir hastanın her zaman karamsar olduğu gerçektir. Hasta, ca­nının tehlikede olduğu duygusuna kolaylıkla kapılabilir. Kor­ku, hastayı hiç yalnız bırakmaz. Doktorun bulgusu ne ola­cak? Muayene sırasın



Hastanın manevi yönden tedavisi


Bir hastanın her zaman karamsar olduğu gerçektir. Hasta, ca­nının tehlikede olduğu duygusuna kolaylıkla kapılabilir. Kor­ku, hastayı hiç yalnız bırakmaz. Doktorun bulgusu ne ola­cak? Muayene sırasında canım yanacak mı? Acaba, bu hasta­lığı atlatabilecek miyim? gibi sorular daima hastanın kafasını kurcalayıp durur. Korku ve umutsuzluk hastanın direncini yi­tiren başlıca faktörlerdir. Bu nedenle hastalar, doktor ve ba­kıcıların yüzündeki ifadelerden anlam çıkarmaya çalışırlar. Doktor, hastaya güven ve umut verici, iyimser bir tutum için­de bulunmalı, umutsuz bir hastanın bile iyileşebileceğinden umut kesmemelidir. Çünkü, hiç beklenmedik bir şekilde has­talık seyri değişebilir.
Bütün bu sayılan nedenlerden ötürü, hastanın morali yük­sek tutulmalı, hastaya güven verilmeli ve hasta manevi yön­den desteklenmelidir.


İyileşmesi olanaksız hastalar

İyileşmesi olanaksız hastalara, gerektiğinden aşırı sevgi ve özen gösterilmelidir. Kronik hastalıklar her ne kadar sürekli bir bakım, hastaya bakan kişi için, insan üstü bir dayanma ve çaba gerektiriyorsa da, hastanın bakımı ve kontrolü hiçbir şekilde küçümsenmemelidir. Hastanın acılarını dindirici, et­kinliği önceden saptanmamış tedavi yöntemleri doktordan so­rulmalıdır. Ağır hastalar da yaşamak için çaba gösterirler ve yaşamak isterler. Ama ne var ki, hastalık ilerledikçe hastanın yaşama umudu azalır. Bu nedenle, hastalık ne kadar ciddi olur­sa olsun, hastalığın gidişi ve önemi hastadan gizlenmelidir.





Ölmek üzere olan hastanın bakımı

Ölmek üzere olan bir hastanın, diğer hastalardan ayrımı yok­tur. Bu faktör göz önünde tutularak, ölmek üzere olan hasta­ya da etkin ve gerekli tedavi yöntemleri uygulanmalı, hastanın bakımına önem göstermeli, aile bireyleri hastanın yanında üzüntülerini belirtecek konuşma yapmaktan kaçınmalıdırlar. Hasta, gözleri kapalı, bilinçsiz yatıyor olsa dahi, yanında ölü­münün yakınlığından söz etmemelidir; çünkü hasta bilinçsiz olduğu halde bir an için bile olsa bilinçlenip bu sözleri duya­bilir. Hastanın bilinçsiz ya da bilinçli ölmesi, yakalanmış bu­lunduğu hastalığa bağlıdır. Eğer hasta ağrı çekiyorsa, ağrı din-dirici ilaçlar mutlaka verilmelidir. Hasta ölmeden önce kendi­sini bitkin ve yorgun hisseder, nabız zayıflar, solunum ağırla­şır ve sonunda durur.


Ölen Hasta, Ölen Hastaya Yapılacaklar, Ölü Hasta


Ölüm nedeni doktor tarafından saptanarak ölüm raporu ha­zırlanır. Ölünün 48 ilâ 72 saat arasında toprağa verilmesi ge­reklidir. Ölüm nedeninin kesinlikle saptanamadığı hallerde, bir otopsi yapılması gerekiyorsa, otopsi yapılması için ölünün aile­sinden izin alınmalıdır. Ölüme neden olabilecek bulaşıcı bir hastalıksa, ailenin izni olmasa bile, mahkeme kararı ile otopsi yapılabilir.

PANCAR VE FAYDALARI

Özellikle kırmızı ve şeker pancarı türlerini hepimiz biliriz. Oldukça faydalaı olan pancarı, taze tüketirseniz, pek çok yararında da daha iyi faydalanma imkanı bulursunuz. Konserve olaraka satılan pancarlar, pek önerilmiyor. Çünkü, ısıtılan pancarın antio



Özellikle kırmızı ve şeker pancarı türlerini hepimiz biliriz. Oldukça faydalaı olan pancarı, taze tüketirseniz, pek çok yararında da daha iyi faydalanma imkanı bulursunuz. Konserve olaraka satılan pancarlar, pek önerilmiyor. Çünkü, ısıtılan pancarın antioksidan etkisi en düşük seviyeye geliyor. Bu yazımızda sizlere kırmızı pancardan bahsetmek istiyoruz.

E (Alfa Tokoferol)

Kadınların her gün 12 ünite, erkeklerin de 15 ünite almaları gerekir. Bitkisel yağlar, kuruyemiş, etler ve yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunur. A ve C vitamini gibi bunun da antioksidan etkisi bulunmaktadır. Kalp-damar hastalıkları, kanser ve k



Kadınların her gün 12 ünite, erkeklerin de 15 ünite almaları gerekir. Bitkisel yağlar, kuruyemiş, etler ve yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunur. A ve C vitamini gibi bunun da antioksidan etkisi bulunmaktadır. Kalp-damar hastalıkları, kanser ve katarakta karşı koruyucu olduğu bilinmektedir. Diğer ilaçlarla birlikte kullanıdığında Parkinson hastalığında olumlu etkiler gösterdiği, kalp krizlerinde hasarın azaltılmasında yararlı olduğu ve yaşlılarda bağışıklığı arttırdığı ileri sürülmektedir. Günde 1000 üniteye kadar güvenli olduğu bilinmektedir.





Başta tahıl olmak üzere ıspanak, kabak, lahana, marul gibi yeşil sebzelerde bol miktarda bulunur. İnsanda karaciğerin yanı sıra yağlı dokularda, böbrekte, kalpte, kaslarda ve böbreküstü bezi kabuğunda depolanır. Fazla olan bölümü idrar ve dışkıyla atılır. Antioksidan özellik gösterir.


E vitamini eksikliği son derece ender görülür ve kansızlık biçiminde ortaya çıkar.


Çırpınmalar ve Tedavisi

Çırpınmalar, Çırpınma Nedir

Normal kas gücü, uzuv hareketsiz iken da­hi kasları gerilim halinde tutar.
Gücün yeğinliğindeki salınımlar, aslında ciddi bir belirti olmayan sarsıntılara yol açar. Özellikle de korku ve öfke hallerinden sonra ortaya ç



Çırpınmalar, Çırpınma Nedir


Normal kas gücü, uzuv hareketsiz iken da­hi kasları gerilim halinde tutar.
Gücün yeğinliğindeki salınımlar, aslında ciddi bir belirti olmayan sarsıntılara yol açar. Özellikle de korku ve öfke hallerinden sonra ortaya çıkar.
Buna karşılık kas gücünün geniş çaplı salınımları yüz veya uzuvların bir bölümünde çok daha önemli “ihtilaçlı” hareketler yara­tır.


Doktor olmayan birinin bu kasılma ve çırpınmaların sonradan mı , yoksa tedaviden mi veya başka bir ne­denden mi kaynaklandığını anlaması zordur. Bu yüzden burada çırpınma ve kasılma ola­rak, önceden sağlıklı birinin geçireceği ve dok­tor olmayan kişilerde beyin hücrelerinde bir arıza olacağı kuşkusu uyandıran istemsiz ih­tilaç hareketlerini kastettik.
Sara krizinden sonra, bazen hasta derin bir komaya girebilir, ama bu geçicidir. Ba­zen de yine geçici davranış bozuklukları ve krizi hatırlamamak hali görülür.





Çırpınma Tedavisi ve Yapılması gereken


Daha çok bir uzuvda veya yüzde başlayıp, sonra bütün vücuda yayılan çırpınma krizlerinde, önce hastayı yere düşmeden tutmaya çalışın. Çünkü bilincini kaybet­miştir.
Hasta çırpınmaya ve kasılmaya baş­layınca, dilini ısırması ve kan yutması mümkündür. Bunu önlemek için, dişleri­nin arasına yuvarlayacağınız bir mendil sokun.


Daha sonra kendisini yan emniyet ya­tışında yere uzatın. Çünkü krizi geçici ko­ma hali izleyecektir. Derhal doktor çağı­rın.

Alerji - ahmet maranki

Vücudun hassas olduğu bazı maddelere karşı immün sistemin verdiği cevabın sakatlanması hali, tam nedeni henüz kesin bir netlik kazanmamıştır. Alerji kelimesi değişik bir tepki gösterme anlamına gelir. Teoriye göre antikor-antijen reaksiyonunu kanda değild



Vücudun hassas olduğu bazı maddelere karşı immün sistemin verdiği cevabın sakatlanması hali, tam nedeni henüz kesin bir netlik kazanmamıştır. Alerji kelimesi değişik bir tepki gösterme anlamına gelir. Teoriye göre antikor-antijen reaksiyonunu kanda değildir.





ahmet maranki

Hamilelikte Beslenme Hamilelerin Beslenmesi

Hamilelikte Beslenme, Hamilelerin Beslenmesi

Çocuğun Sağlıklı Doğmasında Annenin Beslenmenin Önemi

Hamilelikte Doğru Beslenme Çocuğun sağlam olarak doğması için annenin beslenmesi ile ilgilidir. An­nenin beslenmesinin doğan çocuğun sağlığı üzeri



Hamilelikte Beslenme, Hamilelerin Beslenmesi


Çocuğun Sağlıklı Doğmasında Annenin Beslenmenin Önemi


Hamilelikte Doğru Beslenme Çocuğun sağlam olarak doğması için annenin beslenmesi ile ilgilidir. An­nenin beslenmesinin doğan çocuğun sağlığı üzerindeki etkisini iki kademede incelemek mümkündür.

1. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, gebelik öncesinde yetersiz ve dengesiz beslenmenin ölü ve anormal doğumları artırdığını göstermiştir. Çeşitli insan toplulukları üzerinde yapılan incelemeler de gebelik öncesi kro­nik olarak yetersiz ve dengesiz beslenenlerde ölü ve erken doğumların, vücut organları arızalı olarak doğanların ve doğduktan sonra hemen ölen­lerin daha fazla sayıda olduğunu işaretlemektedir.
2. Gebelik süresince yetersiz ve dengesiz beslenen topluluklarda ölü do­ğumların, gelişmeden doğanların ve doğar doğmaz ölenlerin sayısının yeterli ve dengeli beslenen topluluklara göre daha fazla olduğu çeşitli araştırmalarla gösterilmiştir. Gebelikte özellikle iyot ve folik asidin yetersiz alımı beyin özür­lü çocukların doğumuna neden olur.


Gebe Kadınlarda Görülen Önemli Beslenme Sorunları


Anemi (kansızlık) genellikle gebe kadınların en önemli sağlık sorunudur. Aneminin daha çok demir yetersizliğinden kaynaklandığı, dengesiz beslenen gruplarda yaygın olduğu gösterilmiştir. Gebelikte demir yetersizliği anemisinin nedenleri çeşitli olabilir.


1. Gebelik dolayısı ile kadının artan kan hacmine karşı hemoglobin mik­tarının daha az artış göstermesi,
2. Bir kısım kanın barsak parazitleri tarafından emilmesi,
3. Bir kısım demirin bebek için kullanılması sonucu kadının ge­reksinmesinin artması,
4. Kadının daha önceden yeteri kadar demir almama sonucu, hafif şe­kilde anemik olması ve artan gereksinme karşısında hastalığın açığa çık­ması.
Bu arada, diğer besin öğelerinin yetersizlikleri de anemiye neden ola­bilmektedir. Bunların başında; B6 vitamini, folik asit ve B12 vitamininin ye­tersizliği gelir.
Kemiklerin yumuşamasıyla erken çöküntü, hastalıklara dirençsizlik, yine yeterli beslenmeyen gebe kadınlarda sık görülür.


Gebeliğin Gerektirdiği Kalori ve Besin Öğeleri Gereksinmesi

1. Enerji: Gebelikten dolayı kadının ağırlığı ortalama olarak ayda 1 kg kadar artar. Aşağı yukarı bu artan ağırlığın yarısı bebeği ve plesantayı içerir. Diğer yarısı ise emiklilik devresinde kullanılmak üzere depo edilir. Gebe ka­dının enerji gereksinmesi, normal kilosuna ayda 1 kg ilave olacak şekilde ayarlanır. Gebelikte aşırı şişmanlık da sakıncalıdır. Gebelik süresince boya göre uygun ağırlığa 9-12 kg eklenmelidir.
2. Protein: Dölün büyümesi, ortalama 925 gr kadar proteinin depo edil­mesi demektir. Genellikle normal alıma ek olarak gebe kadın günde 15 gr proteini de bebeğin büyümesi için almalıdır.
3. Demir: Gebelikten dolayı ortalama 540 mg kadar demire gereksinme vardır. Normal alıma ek olarak, gebe kadına günde 20 mg kadar demir öne­rilir.
4. Kalsiyum: Ortalama bebek 30 gr kadar kalsiyum depo etmektedir. Bunu karşılamak için gebe kadına normal alımına ek olarak günde 500 mg kadar kalsiyum önerilir.
5. Vitaminler: Genellikle normal gereksinmeye ek olarak gebe kadına 0.1 mg tiamin; 0.2 mg riboflavin; 3 mg niasin ve 30 mg vitamin C önerilir. Ay­rıca güneşi az gören gebe kadıların günde 400 I.U. kadar vitamin D alması önerilir.


Artan Gereksinmelerin Yöresel Besinlerle Karşılanması





Gebelikten dolayı artan gereksinmelerini karşılamak için gebe kadının normal zamanlardan fazla olarak günlük yemesi gerekli yiyecekler şunlardır: 1-2 su bardağı süt veya yoğurt; 1-2 kibrit kutusu büyüklükte peynir veya çö­kelek; 1 porsiyon sebze veya meyve. Ayrıca et ve kuru baklagil grubundan 1 porsiyon kadar. Et alamayanlar iyi pişirilmiş kurubaklagil yemeklerinden, pekmez ve kuru meyvelerden artan gereksinmelerini karşılayabilirler. Bu yi­yeceklerin bulunduğu her yemekte C vitamininden zengin bir besin alınırsa özellikle portakal demirin kullanılmasını kolaylaştırır. Gebe kadınlar yemekle birlikte çay içmemeli, yerine taze sıkılmış meyve suyu ya da süt içmelidirler.


Gebeliğin ikinci haftası ile 8′nci haftası arası kadının beslenmesinde güçlükler yaratır. Bu devirdeki fizyolojik değişiklikler sonucu iştah azalması, sindirim sistemi bozuklukları, bilhassa kusma ve öğürme, yeteri kadar yi­yecek alımını güçleştirir. Bu hususun doğal olduğu, bu devredeki bes­lenmenin, bebeğin sağlığı üzerindeki etkisi, anne adayına belirtilmelidir. Yi­yeceklerin iştah açısı olacak şekilde hazırlanması da bu hususta yardımcı olur. Mutlaka süt içeceksin diye kadını zorlamak gereksizdir. Yoğurt, peynir veya çökelek, sütün yerini tutar. Ayrıca, süt muhallebi ve sütlaç yapılarak da kullanılır. Süttozu da süt yerine yoğur ve muhallebi yapılarak kullanılır. Pek­mezden helva yapılarak ya da tahin-pekmez, ceviz-pekmez şeklinde ye­nebilir.


Gebelikte özellikle yiyeceklerin temizliğine ve iyotlu tuz kullanmaya özen gösterilmelidir. Eller yıkanmadan yiyecekler ellenmemeli, sebze, meyve, pi­rinç, fasulye, nohut iyice yıkandıktan sonra çiğ veya pişirilip yenmelidir.


Emzikli Annenin Beslenmesi, Emzikli Beslenme


Bebeğini emziren kadının verdiği sütün sağladığı enerji kadının ye­diklerinden ve gebelikte depo etiklerinden gelmektedir. Sütü ile bebeğin ge­reksinmesini tamamen karşılayan bir anne ortalama 700-800 cc kadar süt vermektedir. Bu sütün karşılığı aşağı yukarı 500 kaloridir. Süt veren kadın, kendi vücudunun gereksinmesine ek, verdiği sütün karşılığı olan kaloriyi, proteini, mineralleri ve vitaminleri almalıdır. Emzikli anne, ek olarak enerji ve besin öğelerini diyetiyle alamazsa kendi vücudunu harcar. Bunun sonucu kendi sağlığı bozulur ve yeterine süt veremez.

Özellikle, emzikliliği, ikinci gebeliği izleyen annelerin sağlığının ko­runması çok önemlidir. Emzikli annenin zayıflaması gebelikte aldığı kilo du­rumuna bağlıdır. Gebelikte normal ağırlığına ilaveten 9 kg almış olan anne, depo ettiği yağları süt verirken harcayabilir. Gebelik esnasında, vücudunda yedek yağ depo etmemiş kadın süt verdiğinden dolayı zayıflayabilir.
Verilen süt karşılığı protein ve diğer besin öğeleri gereksinmeleri de art­maktadır. Emziklilik dolayısı ile normal alıma ek olarak süt veren anneye günde 800 kalori, 25 gr protein, 500 mg kalsiyum, 5 mg demir, 3000 I.U. vi­tamin A, 0.3 mg tiamin, 0.4 mg riboflavin, 5 mg niasin, 30 mg vitamin C ve güneşten yeteri kadar yararlanmayanlar için 400 I.U. vitamin D önerilir.


Emzikli kadının kendi gereksinmesine ek olarak süt verdiğinden dolayı alması gerekli kalori ve besin öğelerini karşılamak için normal zamanlardan fazla olarak günde 1-2 su bardağı süt, 1-2 kibrit kutusu büyüklükte peynir veya çökelek, 1 porsiyon et, balık, kuru baklagiller, yumurta gibi yiyeceklerin herhangi birinden veya birkaçının karışımından; 2 porsiyon sebze ve mey­velerden, 1 porsiyon da tahıllar grubundan yemesi gerekir. Yani anne bir kendisi için, bir de sütüyle büyüttüğü bebeği için yiyecektir ve bu yeme işinde tek taraflı yiyecek değil, çeşitli gruplardan dengeli bir şekilde alacaktır. Mevsime uygun, yörede, hangi besinler fazla ise ondan alınır, yeter ki her grup­tan bir besin alınabilsin.

Pulmoner Kontuzyon

Pulmoner KontüzyonPulmoner kontüzyon akciğer parankim dokusunun harab olma­sıdır. Kunt ya da blast travma sonucu oluşur. Akciğerler çok frajil ve kontüzyona duyarlıdırlar. İnterstisyel ve intraalveoler kanama ile pulmoner ödem akciğerin kontüzyonl



Pulmoner Kontüzyon


Pulmoner kontüzyon akciğer parankim dokusunun harab olma­sıdır. Kunt ya da blast travma sonucu oluşur. Akciğerler çok frajil ve kontüzyona duyarlıdırlar. İnterstisyel ve intraalveoler kanama ile pulmoner ödem akciğerin kontüzyonlu bölgesinde alveol ve ka-pillerler arasındaki oksijen ve karbondioksit değişimini azaltır.


Pulmoner Kontüzyon Belirtileri


Hızlı solunum ve siyanozla karakterize respiratuvar distres
Dispne
Takipne
Hemoptizi
Huzursuzluk





Acil Bakım


Uygun ventilasyon desteği ve oksijen tedavisi, Acil bölümde P02 60 mmHg’dan az olduğunda mekanik so­lunum aleti ile pozitif basınçlı oksijen tedavisi yapılır. Bu uygulama akciğer parankim dokusunu koruyucu etkiye sahiptir.


Pulmoner kontüzyon başta enfeksiyon olmak üzere ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

DR SARAÇOĞLUNDAN ROMATİZMA VE SİROZ İÇİN KEREVİZ KÜRÜ

Dr İbrahim saraçoğlundan romatizma ve siroa hastalarına kereviz kürü önerisi geldi. Bilindiği gibi kereveiz sağlık açısından son derece yararlı bir sebze.ROMATİZMA İÇİN EBEGÜMECİ KÜRÜ :
Çok az suda 5 dakika haşlayarak lapası yapılır. Hazırlanmış olan bu



Dr İbrahim saraçoğlundan romatizma ve siroa hastalarına kereviz kürü önerisi geldi. Bilindiği gibi kereveiz sağlık açısından son derece yararlı bir sebze.

DOMATES DİYETİ [DİYETLER]

Domates Diyeti
Kalkar kalkmaz 1 bardak suya 3 çorba kaşığı limon suyu ekleyip için

. Bir saat sonra 1 bardak domates suyu

. Bir saat sonra 1 adet haşlanmış patates

. Bir saat sonra yarım bardak domates suyu, 4 tane kiraz

. Bir saat sonra 1 dilim ka



Domates Diyeti
Kalkar kalkmaz 1 bardak suya 3 çorba kaşığı limon suyu ekleyip için




. Bir saat sonra 1 bardak domates suyu



. Bir saat sonra 1 adet haşlanmış patates



. Bir saat sonra yarım bardak domates suyu, 4 tane kiraz



. Bir saat sonra 1 dilim karpuz



. Bir saat sonra 1 bardak domates suyu



. Bir saat sonra 1 tas sarmısaklı az tuzlu cacık



. Bir saat sonra bir bardak domates suyu



. Bir saat sonra bir bardak suya 4 çorba kaşığı limon suyu ekleyip için



. Bir saat sonra bir haşlanmış patates






. Bir saat sonra 18 adet kiraz



. Bir saat sonra 1 küçük kase light yoğurt



. Bir saat sonra 1 dilim karpuz ve 30 gr. tuzsuz beyaz peynir


Not: Her saat arasında gelişigüzel bir şekilde az yağlı herhangi bir zeytinyağlı sebze yemeği veya bol sirkeli salata yenebilir.

ÜÇ SAAT UYKU YETERLİMİ

İnsanların günde sadece üç saat uyuyarak düzenli bir hayat sürme ihtimali olup olmadığını araştıran bilim adamları, uykunun kimyasını etkileyen geni bulmayı başardı. Independent gazetesinin haberine göre bu keşif, bazı insanların gece geç saatlere kadar u



İnsanların günde sadece üç saat uyuyarak düzenli bir hayat sürme ihtimali olup olmadığını araştıran bilim adamları, uykunun kimyasını etkileyen geni bulmayı başardı. Independent gazetesinin haberine göre bu keşif, bazı insanların gece geç saatlere kadar uyanık kalabilmelerinin sebebini genler yoluyla açıklamış oluyor. Gen, potasyum iyonlarının beynin uykuyu da idare eden kritik bölgelerine akışını düzenleyen biyokimyasal kanalları kontrol ediyor. Araştırmacılar bu keşfin, uykunun kimyasal temelini anlamada büyük yararlar sağlayacağını ve bu sayede etkili uyku ilaçları geliştirilebileceğini umduklarını belirtiyor.
Çığır açacak
Wisconsin-Madison Üniversitesi bilim adamları, Nature dergisinde yayımlanan araştırmayla birlikte, ilk kez tek bir genin uyku üzerindeki etkisinin kanıtlandığını dile getiriyor. Uzmanlar, bu araştırmanın beynin kimyasal yapısını değil beyindeki potasyum kanallarını etkileyecek yeni bir bileşim oluşturma imkanı sunduğunu ifade ediyor. Projeyi yürüten bilim adamları, vücutta bulunan bu gen sayesinde uzun uykuya olan ihtiyacın da ortadan kaldırılabileceğini öne sürüyor. Araştırma sonucuna göre, meyve sinekleri de tıpkı insanlar gibi günde altı ila on iki saat uykuya ihtiyaç duyuyor. Yeteri kadar uyuyamadıklarında tıpkı insanlar gibi stres belirtileri gösteriyor. Ancak bir genlerinde yapılan değişiklikle sinekler birkaç saatlik uykuyla bile günlerini stressiz geçirebiliyor. Bununla beraber, az uyuyan sinekler normal sinekler kadar uzun yaşamıyor. Yapılan testlerde, bu sineklerin normal sineklerden farklı hareket etmediklerinin ortaya çıkması üzerine bilim adamları sonuçların insanlara da uyarlanma ihtimalini gündeme getirdi. Projeyi yürüten bilim adamları, insanların da aynı tür genlere ve potasyum kanallarına sahip olduğunu belirterek potasyum kanallarının denetim altında tutularak, uzun uykuya olan ihtiyacın da ortadan kaldırılabileceğini ileri sürdü.

Ahmet Marankinin saç dökülmesi için bitkisel formül tarifi

Prof. Dr. Ahmet marankinin şaç dökülmei için taviyeleri aşağıdadır.



Hatalı beslenme,demir,kalsiyum,çinko,A,E,D vitamin eksikliği saç dökülmesinin önemli sebeblerindendir.



Malzemeler:

Bir tatlı kaşığı susamyağı

Bir tatlı kaşığı bademyağı

1/2 tatlı






Prof. Dr. Ahmet marankinin şaç dökülmei için taviyeleri aşağıdadır.





Hatalı beslenme,demir,kalsiyum,çinko,A,E,D vitamin eksikliği saç dökülmesinin önemli sebeblerindendir.


Malzemeler:


Bir tatlı kaşığı susamyağı


Bir tatlı kaşığı bademyağı


1/2 tatlı kaşığı hint yağı


2 ampul bepanten


2 ampul E vitamini ılık olacak şekilde 1 kabın içinde karıştırılır.


Bu karışım önceden 2-3 dakika su buharına tutulmuş olan saçlı deriye, avuç içiyle ve yumuşak hareketlerle yedirilir. 10 dakika saçlı deriye emdirildikten sonra bir şampuanla saçı aşırı zorlamadan yağın fazlası akıtılır.


Daha sonra saçlar soyalı veya doğal saç kremleriyle nemlendirilir.


Akşam yatmadan Çam yağı (çam terebentin değil),sarımsak yağı,badem yağı ve ceviz yağı eşit miktarda karıştırılarak saç diplerine sürülürek masaj yapılır.Bone ile birkaç saat kadar kapatılır.Sabah sirkeli ılık su ile yıkanır.


Bu uygulamaya 3 hafta devam edilir.

Anne Sütünden Keserken Dikkat Edeceğiniz Noktalar

Bebekle İlgili Olanlar:

Bebeğinizi tanıyorsunuz. Onu çok fazla sinirlendirmeyin. Zira sakin bir bebeği huzursuz bir bebeğe dönüştürebilirsiniz.Emmek istediğinde, konuyu değiştirin, yeni oyunlar bulun ve ona öğretin.Bütün işinizi bırakın ve sadece bebeğin




Bebekle İlgili Olanlar:



  • Bebeğinizi tanıyorsunuz. Onu çok fazla sinirlendirmeyin. Zira sakin bir bebeği huzursuz bir bebeğe dönüştürebilirsiniz.



  • Emmek istediğinde, konuyu değiştirin, yeni oyunlar bulun ve ona öğretin.



  • Bütün işinizi bırakın ve sadece bebeğinize konsantre olun. Aklına sizi emmek geldiğinde hemen elinizin altında oyalayıcı birşey olsun.



  • Yakası kapalı bir giysi giyin. Hatta göğsünüzü hissetmemesi için sarın ya da sıkı çamaşır giyin.



  • Emmek isteyeceği zamanlarda yapabiliyorsanız dışarı çıkarın, gezdirin.



  • Uyku zamanlarına gezmeye çıkın, arabasında uyuyakalsın.



  • Emmek istediğinde, gizlice göğsünüze tuzlu suyu sürün ve “bak, artık bu tuzlu” yu gösterin.






Anneyle İlgili Olanlar:



  • Bebeğiniz emmediği için sütünüz birikecek ve ağrı yapacak.



  • Göğsünüzü rahatlatacak kadar sağın.



  • Çok sağarsanız yine sütünüz gelmeye devam eder.



  • Sütten keserken kararlı olun.



  • Psikolojik açıdan emzirmediğiniz için kendinizi kötü hissedebilirsiniz. Ama bebeğinizi ömür boyu emziremeyeceğinize göre, bu güzel paylaşımın yerine başka güzel bir paylaşım koyun.



  • Eşinizden destek alın.


Burda okuduklarınızın hepsini doktorunuza sormadan uygulamayınız

Tüpler (rahim kanalları)

Rahmin iki yanından çıkarak yumurtalıklara doğru uzanan 8 - 10 cm uzunluğunda boru şeklinde kanallardır. Görevi yumurtalıktan atılan yumurta hücresini yakalayıp, kendi içinde yumurtanın sperm tarafından döllenmesini sağlamak ve döllenmiş yumurtayı rahim i



Rahmin iki yanından çıkarak yumurtalıklara doğru uzanan 8 - 10 cm uzunluğunda boru şeklinde kanallardır. Görevi yumurtalıktan atılan yumurta hücresini yakalayıp, kendi içinde yumurtanın sperm tarafından döllenmesini sağlamak ve döllenmiş yumurtayı rahim içine taşımaktır.


Beğendiğiniz yazıları aşağıdaki sosyal imleme sitelerine gönderebilir veya e-mail ile arkadaşlarınıza ulaştırabilirsiniz.

Şeker hamuru Çiçek örnekleri

ŞEker hamurlu modellemelerinizde ve süslemelerinizde kullanabileceğiniz çeşit çeşit renk renk çiçek örneklerini internetten sizin için araştırdım..İşte sizlere onlarca gerçeğinden ayırdedemiyeceğiniz tatlı mı tatlı çiçekler..



ŞEker hamurlu modellemelerinizde ve süslemelerinizde kullanabileceğiniz çeşit çeşit renk renk çiçek örneklerini internetten sizin için araştırdım..İşte sizlere onlarca gerçeğinden ayırdedemiyeceğiniz tatlı mı tatlı çiçekler..





















Saf Çikolata İle Yüzünüzü Yıkayın

İdeal bir çikolatanın rengi siyahtır, içindeki kakao oranı %50’yi geçer ve sadece kakao yağı ile yapılır. %70 veya daha fazla çikolataya rastlarsanız mutlaka tadına bakın. Tahmin edeceğiniz gibi, bu gerçek bitter çikolatadır. Ve korkmayın, bu çikolata sağ



İdeal bir çikolatanın rengi siyahtır, içindeki kakao oranı %50’yi geçer ve sadece kakao yağı ile yapılır. %70 veya daha fazla çikolataya rastlarsanız mutlaka tadına bakın. Tahmin edeceğiniz gibi, bu gerçek bitter çikolatadır. Ve korkmayın, bu çikolata sağlıklı bir gıdadır. Üstelik de nefistir! ▪ Saf siyah çikolatada bol miktarda polifenoller, magnezyum, potasyum, fosfor ve E vitamini bulunur.

ISIRGAN TOHUMU YAĞININ SIRRI

Genç kalmak isteyenlerin şifa listesinde bulunması gereken bir bitki ısırgan. Tohumundan elde edilen yağın da, gençlik için üretilmiş ürünlerin içeriğinde yer alması dikkat çekiyor. Vikingler de dahi kullanılmış olan ısırgan tohumu yağı, "gençleştire



Genç kalmak isteyenlerin şifa listesinde bulunması gereken bir bitki ısırgan. Tohumundan elde edilen yağın da, gençlik için üretilmiş ürünlerin içeriğinde yer alması dikkat çekiyor. Vikingler de dahi kullanılmış olan ısırgan tohumu yağı, “gençleştiren ürünler” listelerinde bulunuyor. AHA maddesini içerdiği için, cilde çok yararlı olarak adından söz ettiriyor. Aynı zamanda “Gençlik yağı” olarak da adlandırılıyor. Avrupa’da şifalı bitki dükkanlarında bu isimle satılıyor. Isırganın mucizevi gücünden, bazı ünlüler de yararlanıyor.



Örneğin, gençlik sırlarını açıklamaktan çekinmeyen sanatçı Nükhet Duru’nun mutfağından hiç eksik etmediği bitkiler arasında yer alıyor. Genç ve güzel bir cilt için, içinde ısırgan tohumu yağı bulunan kremleri ya da ürünleri kullanmanız da çok daha faydalı. Öte yandan sağlıklı yaşam için, bir tatlı kaşığı ısırgan tohumunu balla karıştırıp her gün yiyebilirsiniz. Ancak günlük alınacak ısırgan tohumu 8-10 gramı geçmemeli.

Portakallı Kek

Malzemeler
4 Yumurta
1 su bardağı portakal suyu
1 portakal kabuğu rendesi
1,5 su bardağı şeker
2,5 su bardağı un
1 su bardağı sıvıyağ
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

Hazırlanışı
4 yumurta ve şeker bir kapta çırpılır. Karışımın üzerine portakal suyu



Malzemeler
4 Yumurta
1 su bardağı portakal suyu
1 portakal kabuğu rendesi
1,5 su bardağı şeker
2,5 su bardağı un
1 su bardağı sıvıyağ
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya





Hazırlanışı
4 yumurta ve şeker bir kapta çırpılır. Karışımın üzerine portakal suyu ve yağ ilave edilir, tekrar çırpılır. Başka bir kapta; un, kabartma tozu ve vanilya elenir ve bu karışıma yavaş yavaş eklenir. Daha sonra portakal rendesi de eklenerek karıştırılmaya devam edilir. Daha sonra yağlanmış ve unlanmış kek kalıbına dökülür. 170-180 derecede ısıtılan fırında 40 dakika kadar pişirilir. Kabaran kek fırından çıkarılır ve soğumaya bırakılır.

Adaçayı’ nın Faydaları

Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılır



Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.

allerjik nezle

Allerjik nezle
Allerjik nezle, hapşırma, burunda tıkanıklık, kızarıklık, kaşıntı ve akıntı ile seyreden ve toplumda sık görülen bir hastalıktır. Allerjik nezle mevsimsel bir seyir izleyebilir ya da belirtiler yıl boyunca hiç azalmadan devam edebilir.

Mev



Allerjik nezle
Allerjik nezle, hapşırma, burunda tıkanıklık, kızarıklık, kaşıntı ve akıntı ile seyreden ve toplumda sık görülen bir hastalıktır. Allerjik nezle mevsimsel bir seyir izleyebilir ya da belirtiler yıl boyunca hiç azalmadan devam edebilir.


Mevsimsel seyir izleyen tip daha sıktır, ilkbahar ve sonbaharda çeşitli polenlerin ortaya çıkması ile belirtilerde artış gözlenir. Yıl boyunca süren allerjik nezleye ise sebep olarak ev tozu gibi sürekli ortamda bulunabilen allerjenler gösterilmektedir.


Allerjik nezlenin tedavisi için temel amaç allerjiye neden olan uyaranın ortamdan uzaklaştırılmasıdır. Polenlerden korunmak için bahar aylarında pencereleri kapalı tutmak ve hava filtresi kullanmak düşünülebilir. Sabah erken saatlerde, kuru ve sıcak havalarda dışarıya çıkmamak polenlerden kaçınmak için çözüm olabilir. Tatil zamanlarını bahar aylarının dışında planlamak da faydalı bir önlem olabilir. Evcil hayvanların tüy, salya, dışkı ve idrarları ile temas etmemeye özen göstermek gerekir. Ev ve işyerinde küf oluşmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. Akarlar ev tozu üzerinde yaşarlar ve dışkıları ile allerjik nezleye neden olurlar. Akarları ortamdan uzaklaştırmak için düzenli olarak elektrik süpürgesi ile temizlik yapmak ve yatak takımları ile perdeleri sıcak suyla yıkamak yerinde olacaktır.
Tedavi
Allerjik nezle tedavisi için kullanılan birkaç çeşit ilaç vardır;


Antihistaminikler





Sıkça başvurulan ilaçlardır. Histaminin etkisini bloke ederek allerjik nezle belirtilerini önlemeye yönelik bir yaklaşımdır. Fakat histamin salınımı allerjik nezleye yol açan mekanizmalardan sadece bir tanesidir. Antihistaminikler muhtemelen burun akıntısını iyileştirecektir ancak tıkanıklık konusunda fazla bir şey yapamayacaktır. Antihistaminikler yan etki olarak en sık sersemlik hissine yol açarlar.


Dekonjestan


İlaçlar burundaki damarları daraltarak rahatlama sağlamayı hedefler. Bu ilaçlar bazı kişilerde sıkıntı hissi ve uykusuzluğa neden olabilir. Dekonjestan ilaçlar fazla kullanılırsa allerjik nezle belirtilerini daha da kötüleştirebilirler; Örneğin burun tıkanıklığı daha da artabilir.


Buruna Uygulanan Anti-Enflamatuar İlaçlar


Bugün allerjik tedavi için etkin tedavi imkanı sunan ilaçlar olarak görülmektedir. Doğrudan buruna uygulanan Flutikazon propiyonat burun bölgesinde anti enflamatuar etki göstererek tedavi sağlar. Allerjik nezle belirtilerinin temelinde yatan ana neden burundaki enflamasyon olduğu için, bu anti enflamatuar etki burundaki kaşıntı, akıntı, tıkanıklık ve hapşırmanın gerilemesini sağlar. Ağızdan alınarak bütün vücuda dağılmış olan antihistaminik ve dekonjestan ilaçlardan farklı olarak Flutikazon propiyonat, sersemlik hissine yol açmaz. Tedavide ilacı sadece ihtiyaç duyulan bölgeye yani buruna uygulamak mümkün olur.


Kime Başvurmak Gerekir?


Allerjik nezle konusunda hangi tedaviyi almak gerektiğine başvurulan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı hekim karar verebilecektir.

DR İBRAHİM SARAÇOĞLU BÖBREK TAŞLARI İÇİN AVAKADO YAPRAĞI VE PRASA KÜRÜ

Dr İbrahim saraçoğlu bitkiler üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu böbrek taşları için özel bir formül geliştirmiş. Avakoado yaprağı ve prasa böbrek taşları için oldukça faydalıymış. İbrahim Saraçoğlu, bu bitkilerle ilgili iki ayrı kür önerdi. Saraç
BÖB



Dr İbrahim saraçoğlu bitkiler üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu böbrek taşları için özel bir formül geliştirmiş. Avakoado yaprağı ve prasa böbrek taşları için oldukça faydalıymış. İbrahim Saraçoğlu, bu bitkilerle ilgili iki ayrı kür önerdi. Saraç
BÖBREK TAŞLARI İÇİN : Böbrek taşları için avakado yaprağı ve prasa çok faydalıdır.
Avakado yaprağı : 1 Çay bardağı sıcak suya 1 tatlı kaşığı avakado yaprağı demlenerek günde 1 bardak içilir.
Prasa : Haftada 3 kez, zeytin yağlı ve pirinçsiz pişirilmiş prasa yemeği yenilir. Prasa aynı zamanda kabızlığa da çok iyi gelir.yine haftada 3 kez yemeği yenir veya, prasa kaynatılarak suyu içilir.





Siyah Noktalardan Kurtulmanın Yolları

Cildimizin sebum üretiminin neden olduğu siyah noktalar hepimizin en büyük problemlerinden biridir. Ama gene de onlardan kurtulmak için yapılacak birkaç şey vardır.

• Alfa hidroksi asitler siyah noktalara karşı savunmanın en büyük yardımcısıdır. Cildi n



Cildimizin sebum üretiminin neden olduğu siyah noktalar hepimizin en büyük problemlerinden biridir. Ama gene de onlardan kurtulmak için yapılacak birkaç şey vardır.


• Alfa hidroksi asitler siyah noktalara karşı savunmanın en büyük yardımcısıdır. Cildi nazikçe eksfoliye ederek hücrelerin çoğalıp gözenekleri tıkamasını engeller.


• Gözenek bantları ile ilgili pekçok karmaşık yorum mevcuttur. Kimi insanlar severken kimi de cildini soymaktan başka işe yaramadığını söylemektedir. Hassas bir cilde sahipseniz kesinlikle bu bantlardan sakınmalısınız.


• Herhangi bir parfümeriye gidin ve salislik asit içeren bir temizleyici satın alın. Cildinizdeki fazla sebumu yok edecek ve gözeneklerinizin tıkanmasını engelleyecektir.


• Çok inatçı siyah noktalar dermatologlar tarafından yok edilir.





• Retin-A ise siyah noktaları yok edebilecek diğer bir içeriktir. Hidroksi asitlerden daha güçlüdür ve siyah noktaları yok ederken hücre yenilenmesini de hızlandırır. Böylece hücrelerin gözeneklerinizi tıkama şansı azalır.


• Siyah noktalardan kurtulmak için evde uygulayabileceğiniz pek çok reçete mevcuttur. Limon suyunu badem yağı ve gliserin ile karıştırın. Yüzünüze uygulayın.


• Koyu kıvama gelinceye kadar yumurtanın beyazını çırpın. Bir çay kaşığı bal ilav edin ve pamuklu bez yardımı ile gerekli bölgeye uygulayın. Yarım saat bekletin ve ılık su ile durulayın.

Uzunlar Epoksi - Epoksi Zemin Kaplama